Coğrafi Konum ve Stratejik Önem
Denizler ve karalar dantel gibi işlenmiş İstanbul coğrafyasını 4 bölüme ayırmıştır. Haliç'in kıyılarında Eski İstanbul ve Galata, Boğazın iki yakasında, eskiden her biri ayrı köyler olan, artık birleşmiş yerleşim alanları yer alırlar. Dünyanın en küçük denizi olan Marmara Denizi kıyıları boyunca uzanan meskun yerler, şehrin ulaştığı boyutların büyüklüğünü gösterir. Eski Şehir 22 km surların çevrelediği üçgen bir yarımadanın 7 tepesi üzerine yayılmıştır.
Eski Dünyanın merkezinde yer alan İstanbul, tarihi abideleri ve şahane tabii manzaraları ile çok önemli bir megapoldür. Asya ile Avrupa Kıtaları'nın dar bir deniz geçidi ile ayrıldığı yerde, iki kıta üzerinde kurulu ve dünya üzerinde içinden deniz geçen tek şehirdir. tek şehirdir. 2500 yılı aşan bir tarihe sahip olan İstanbul, deniz ve karaların kucaklaştığı bu stratejik bölgede kuruluşunu takiben önemli bir ticaret merkezi olmuştu. Tarihi İstanbul şehri üç tarafını Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in sardığı bir yarım ada üzerinde yer alır.
İstanbul, 280 01’ ve 290 55’ doğu boylamları ile 410 33’ ve 400 28’ kuzey enlemleri arasında bulunur. İstanbul Boğazı, Karadeniz’i, Marmara Denizi’yle birleştirirken; Asya Kıtası’yla Avrupa Kıtası’nı birbirinden ayırmakta ve İstanbul kentini de ikiye bölmektedir. İli kuzeyde Karadeniz, doğuda Kocaeli Sıradağları’nın yüksek tepeleri, güneyde Marmara Denizi ve batıda ise Ergene Havzası’nın su ayrım çizgisi sınırlamaktadır.
Ana yolların denize ulaştığı kavşak noktasında yer alması, kolay savunulur bir yarım ada, ideal iklim, zengin ve cömert tabiat, stratejik Boğaziçi'nin kontrolü gibi özellikler ve coğrafi konumunun dünyanın merkezinde bulunması İstanbul'un kısmetidir. İstanbul, iki kıtanın birleştiği noktada yer alması, sıcak iklimlere ve okyanuslara açılan bir kapı olması, tarihi İpekyolu’nun Avrupa’ya uzanan kapısı olması gibi sebeplerle tarih boyunca çok önemli bir stratejik öneme sahip olmuştur.
Şehir 3 dünya imparatorluğuna, yani Roma, Bizans ve Osmanlı Türklerine başkent olmuş, 1600 yılı aşan bir süre boyunca 120 den fazla imparator ve sultan burada hüküm sürmüştür. İstanbul, dünyada bu özelliklere sahip tek şehirdir. Gelişim sürecinde surlar her defasında daha batıya inşa edilerek şehir 4 defa genişletilmişti. 5.yy Roma devri surları ile çevrili, 7 tepe üzerine kurulu İstanbul vardı.
Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlık’ın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453'te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra İslam dininin en önemli şehirlerinden biri sayılmıştır.
İmparatorluklar başkenti olduğu sıralarda, devlet ile birlikte dinlere de idari merkez olmuş, Doğu Hıristiyanlığı Patrikliği kurulduğu zamanlardan günümüze kadar bu şehirde üslenmiş, Hıristiyan dünyasının en büyük ilk kilise ve manastırları buradaki pagan mabetlerinin üzerinde yükselmişti. İstanbul'un fethini takiben yüz yıl gibi bir sürede sanat eserleri camiler, saraylar, okul, hamam, ve diğer tesisler şehri donatıp İslam karakterine kavuşturmuş, harap halde mevcut kiliselerin bazıları da tamir ve tadil edilerek camiye çevrilmişlerdi.
Topoğrafya (Jeomorfoloji ve Topoğrafik Eşikler)
İstanbul Metropoliteni Kocaeli ve Çatalca Yarımadaları üzerinde yer almaktadır. Her iki yarımada aşınmış birer platodur. İstanbul ve çevresi, jeolojik zamanlar içinde III. Zamanın Miosen devri sonunda Sarmat iç denizinin bir körfezi iken, Pliosen devrinde deniz çekilmiş, karalar ortaya çıkmış daha sonra akarsu ve rüzgar aşındırmaları ile uzun bir erozyon devrinin ardından, yükseltilerin kaybolduğu, aşınmaya dayanıklı kuvarsit tepelerin kaldığı, geniş bir peneplen ortaya çıkmıştır. Boğaziçi’nin yerindeki vadi de genişlemiştir. Daha sonra peneplenin Boğaziçi Vadisi’nin doğusunda kuzey kısmın kabarması (yükselmesi) batısında ise güney kısmın kabarması ile su bölümü hatları değişmiş, akarsu vadilerinde eğim artışı nedeniyle su aşındırması da artmış, doğu yakasında büyük akarsular Karadeniz’e, batı yakasında ise Marmara Denizi’ne dökülmüşlerdir.
Söz konusu jeolojik hareketler sonucunda İstanbul Metropoliteni’nin yer aldığı alan, genellikle aşınmaya uğramış silik yeryüzü şekilleri içeren bir plato (peneplen) görünümü kazanmıştır.
Jeomorfolojik birimler olarak gruplanabilen, vadiler, ovalar, yükseklikler ( hafif dalgalı tepelik alanlar), yüksek alanlar vb, anlatılan nedenlerle İstanbul metropoliten alanda keskin ve çarpıcı bir görünüme sahip değillerdir. Soğu yakasında (Kocaeli Platosu’nda) aşınmaya dayanıklı Kuvarsit tepelerle (Aydos, Kayışdağı, Alemdağ vs.) Gebze - Ömerli Barajı hattının doğusundan başlayan ve doğuya doğru yükselmeyi sürdüren (350m+) yüksek alanlar yer alır. Bu yarımadada “su bölümü hattı”, Marmara kıyılarına daha yakındır. Peneplen geri kalan kısımlarda akarsuların akış yönünün daha çok Karadeniz olduğu, geniş vadi tabanlı ve hafif dalgalı alanları içerir.
Batı yakasında (Çatalca veya Trakya Penepleni’nde), Boğaziçi’nden Büyükçekmece - Karacaköy hattına yer yer 200 m.yi bulan ve aşan birkaç tepelik dışında yine geniş tabanlı akarsu vadilerinin yer aldığı bir peneplen söz konusudur. Ancak bu yarımadada “su bölümü hattı” bu kez Karadeniz’e daha yakındır. Akarsular daha çok Haliç’e, Büyük ve Küçükçekmece göllerine ve Marmara Denizi’ne su verirler. Terkos gölü ise esas suyunu kuzey batıda yer alan Istranca Dağları’ndan alır. Yer yer 350 m.’nin üzerinde yüksekliklere sahip olan Istrancalar dışında, Çatalca’nın batısında, ayrıca Kestanelik - Belgrad Köyleri hattının batısında, yükseklikleri 200-350 m. arasında değişen tepeler ve sırtlar göze çarpmaktadır.
İklim:
İstanbul’un il bütününün yer aldığı alandaki iklim tipini, belirgin bir iklim tipi içinde değerlendirme imkanı yoktur. Coğrafi konumu ve fiziki coğrafya özellikleri nedeniyle aynı enlemde yer alan birçok yerleşmelerin ikliminden daha farklı iklim özelliklerine sahiptir.
Yerküre üzerinde ekvatordan başlayıp sırasıyla ikişer kez yinelenen alçak ve yüksek basınç kuşakları içinde, İstanbul ( 41 derece kuzey enlemi, 29 derece doğu boylamındaki konumu ile), subtropikal yüksek basınç kuşağı ile, soğuk - ılık bölgenin alçak basınçlarının yada karasal (nemsiz) alize rüzgarları ile denizse (nemli ve yağışlı) batı rüzgarlarının sınırındadır. Yerkürenin hareketleriyle kış ve yaz mevsimlerinde farklı iklim şartları oluşur.
İstanbul’da yıl boyunca üç hava tipi egemendir. Bunlar kuzeyden ve güneyden sokulan hava tipleri ile sakin hava tipidir. Doğu ve batı yönlü rüzgarlara bağlı olan hava tipleri ise önemsizdir. Üç hava tipi arasında, en yüksek frekansı ( en çok esme sayısını) göstereni, kuzey rüzgarlarının egemen olduğu sırada görülen hava tipidir. Mevsimlere göre dört devre vardır; Soğuk ve sıcak devrelerle biri uzun diğeri kısa süren iki geçiş devresi
Bitki Örtüsü:
İstanbul metropoliten alanını doğal bitki örtüsü, orman, maki, psödomaki (Karadeniz iklimine uymuş, değişime uğramış, nemli karakterli daha ağaçcıl maki bitki toplulukları) ile kıyı bitkilerinden meydana gelmekte; Çatalca ve Kocaeli Yarımadası’nda iklim şartlarına uyan bitki toplulukları kuzeyde “nemli” güneyde “kuru” türlerini geliştirmişlerdir.
Kocaeli Yarımadası psödomaki; Kızılcık, fındık, geyik dikeni, güvem çalısı, muşmula, yabani erik, böğürtlen, üvez karaçalı, akçaağaç, mürver, sumak, kurtbağrı ve ayı üzümü gibi kışın yapraklarını döken cinslerle akçakesme, kocayemiş, funda, defne, katırtırnağı, katran ardıcı, kermes meşesi, laden, sakız gibi elemanlardan oluşmuştur.
Nemi ormanı karakterize eden ağaç türleri, daha çok I. Boğazı’nın kuzey-doğusu, Alemdağ’ın kuzeyi ve Polonezköy çevresinde görülen kestane, kayın, adi gürgen ve saplı meşedir. Riva Deresi ve Ağva’daki Gökdere arasındaki bölgede batıda saplı meşe, doğuda Macar meşesi hakim türlerdir.
Bitki örtüsünün sadece iklimle değil toprakla da ilişkisi vardır. Tüm kayın birliklerinin bulunduğu alanları kireçsiz kahverengi orman toprakları kaplarken, meşe ve kestane türlerinin alanlarında kahverengi orman toprakları görülmektedir.
Nüfus ve Demografik Yapı:
1945'te 1 milyon 78 bin nüfusu olan İstanbul, 1950 sonrasında yaşanan patlama ile 1955'de 1 milyon 533 bine ve izleyen dönemlerde de yıllık binde 40- 50 arasında artışla 1990'da 7 milyon 309 bin, 1997'de 9 milyon 199 bine ulaştı ve 2000 yılında yapılan sayımda da 10 milyonun üstünde nüfusa sahip bir şehir oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2007 yılında gerçekleştirdiği “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi” çalışmasında ise, İstanbul'a göçün hâlâ devam ettiği ortaya çıktı. Çalışmada İstanbul’un nüfusunun 7 yılda Bursa şehri kadar büyüyerek 12 milyon 573 bin 836’ya ulaştığı tespit edildi.
İstanbul, son 7 yılda 2 milyon 500 bin göç alırken, kentin 32 ilçesinde en fazla nüfus artışı 304 bin 685 kişilik artışla Büyükçekmece'de oldu. Sadece Eminönü ve Şile ilçelerinde nüfus azalışı yaşandı. İstanbul'un en kalabalık ilçesi 1 milyon 13 bin 48 kişi ile Gaziosmanpaşa olurken, onu 897 bin 260 ile Ümraniye, 785 bin 392 ile Küçükçekmece, 744 bin 670 ile Kadıköy takip ediyor. Gündüz nüfusu milyonları bulan İstanbul'un tarihî ilçelerinden Eminönü'nün nüfusu 32 bin 557 olarak belirlendi. İstanbul'da 8 milyon 156 bin 696 kişi Avrupa, 4 milyon 416 bin 867 vatandaş da Asya yakasında bulunuyor. İstanbul'da 6 milyon 282 bin 73 kadın yaşarken, erkeklerin sayısı 6 milyon 291 bin 763 olarak belirlendi.
Son elli yılda 11 milyon göç alan İstanbul'da 82 ilden vatandaş bir arada yaşıyor. Türkiye'nin adeta mozaik kenti olan şehirde; Sivas'tan Trabzon'a, Iğdır'dan Çanakkale'ye ülkenin dört bir yanından 12 milyon 573 bin 836 kişi yaşıyor. Bunlardan sadece 2 milyon 167 bin 572'si İstanbul nüfusuna kayıtlı. İstanbulluların sayısının fazla çıkmasının sebebi ise birçok vatandaşın nüfus ile ilgili işlemlerini rahatlıkla yapabilmek için çocuklarını İstanbul kütüğüne kaydettirmesi. Şehre göç eden iller arasında ise Sivas, birinci sırada. Kentin genelinde 681 bin 214 Sivaslı yaşarken, onu 516 bin 556 kişi ile Kastamonu izliyor. İstanbul 'da yaşayan Sivas, Sinop, Bayburt, Ardahan, Erzincan, Giresun ve Kastamonuluların sayısı da kendi illerinin nüfusundan daha fazla.
İstanbul 'da yaşayanların hemşeri profilini ortaya koyan çalışmaya göre Sivas'ta 638 bin 464 kişi yaşarken, İstanbul'daki Sivaslıların sayısı 681 bin 214. Sivaslıları 516 bin 556 ile Kastamonulular, 455 bin 393 ile Giresun, 453 bin 197 ile Ordu ve 396 bin 840 kişi ile Tokatlılar izliyor. İstanbul 'da en az nüfus barındıran iller ise 6 bin 957 ile Hakkari ve 7 bin 363 ile Burdur.
İlçelere göre yapılan dağılımda 32 ilçesi bulunan İstanbul 'un ve Türkiye'nin en kalabalık ilçesi Gaziosmanpaşa 'da en fazla Sivaslılar yaşıyor. İstanbullular ağırlıklı olarak Kadıköy'de toplanırken, Avcılar ve Küçükçekmece'de en fazla Tokatlılar, Bayrampaşa ve Fatih'te Kastamonulular, Bakırköy'de Malatyalılar çoğunlukta. Üsküdar, Bağcılar, Bahçelievler, Kâğıthane, Sarıyer, Şişli ve Beşiktaş'ta yine Sivaslılar ilk sırada gelirken, Eyüp, Beykoz, Zeytinburnu ve Beyoğlu’nda ise Giresunlular birinci. İstanbul’un en önemli ticaret merkezlerinden biri olan ve Fatih ilçesi ile birleştirilen Eminönü’nde en fazla Mardinliler, Esenler’de Malatyalılar, Güngören'de Trabzonlular, Kartal'da Erzincanlılar, Maltepe'de Rizeliler, Sultanbeyli ve Pendik'te Erzurumlular, Tuzla'da Samsunlular, Ümraniye'de ise Ordulular ikamet ediyor. Büyükçekmece'de Ardahanlılar, Çatalca'da Gaziantepliler, Silivri'de Tokatlılar, Şile'de ise en fazla Kocaelililer yaşıyor.
İlçelere Göre Nüfus
1 Gaziosmanpaşa 1 milyon 13 bin
2 Ümraniye 897 bin
3 Küçükçekmece 785 bin
4 Kadiköy 745 bin
5 Bağcilar 719 bin
6 Büyükçekmece 683 bin
7 Üsküdar 583 bin
8 Bahçelievler 572 bin
9 Kartal 541 bin
10 Pendik 520 bin
11 Esenler 517 bin
12 Fatih 423 bin
13 Kağıthane 418 bin
14 Maltepe 415 bin
15 Eyüp 326 bin
16 Avcılar 324 bin
17 Güngören 319 bin
18 Şişli 315 bin
19 Zeytinburnu 283 bin
20 Sarıyer 276 bin
21 Sultanbeyli 273 bin
22 Bayrampaşa 272 bin
23 Beyoğlu 247 bin
24 Beykoz 242 bin
25 Bakırköy 215 bin
26 Beşiktaş 192 bin
27 Tuzla 165 bin
28 Silivri 125 bin
29 Çatalca 89 bin
30 Eminönü 33 bin
31 Şile 25 bin
32 Adalar 10 bin
Ekonomi
İstanbul, üç imparatorluğa başkentlik yapma özelliğinin yanı sıra, her dönem ekonomik merkez olma özelliğini de koruyan az sayıda şehirden biri. Şehir, 1923'te kurulan yeni cumhuriyete siyasi anlamda başkent olmamasına rağmen, ekonomik merkez olma özelliğini her zaman sürdürmüş ve ülkenin kaderini belirleyen konumunu asla kaybetmemiştir.
Kentin ekonomisine ve iş yaşamına kısaca bakacak olursak, bugün İstanbul'un Türkiye GSMH'sindeki payı yaklaşık yüzde 23 düzeyinde. İstanbul'un her yıl devlet bütçesine katkısı yüzde 40, buna karşılık devlet harcamalarından aldığı pay yüzde 7-8 dolayındadır. Özel bankaların hepsinin genel müdürlükleri ve Türkiye'deki toplam banka şubelerinin yüzde 21'i İstanbul'da bulunuyor.
İstanbul hem iç hem de dış ticarette merkezi bir öneme sahip. İstanbul'da ticaret sektöründe yaratılan katma değer, il toplam katma değerinin yüzde 26.5'ine ulaşıyor ve ticaret sanayiden sonra İstanbul'un en önemli sektörü durumunda. Türkiye genelinde ticaret sektöründe yaratılan katma değerin yüzde 27'si İstanbul'a ait. İstanbul, aynı zamanda Türkiye'nin en önemli ihracat ve ithalat kapısı konumunda.
İstanbul'un ihracatı Türkiye toplamının yüzde 46'sın ithalatın ise yüzde 40'ını oluşturuyor. İstanbul, turizmin merkezi olması açısından ve özellikle de kongre turizmi açısında büyük bir şansa sahip bulunuyor. Otel kapasitesinin dörtte biri beş yıldızlı otellere, beşte birine yakını da dört yıldızlı otellere ait.
İstanbul, ülke hava taşımacılığının da merkezi durumunda. Atatürk Havalimanı’nın yanı sıra Anadolu yakasında da Pendik Sabiha Gökçen Havaalanı da İstanbul’a hizmet veriyor... Türkiye'de sayıları 153 olan müzelerin 14'ü İstanbul'da ve bu müzelerde bulunan 2 milyon 400 bin mevcut eserin yüzde 34'ü İstanbul müzelerinde sergileniyor...
Şehirde son yıllarda sanayinin yerini yönetim merkezleri ile finans, turizm, hizmet ve bankacılık gibi sektörler aldı. Sanayideki bu duruma karşılık para piyasalarının kalbi artan bir tempoyla hep İstanbul'da atıyor. Coğrafi konumu itibariyle İstanbul’da günün ilk 4 mesai saati Asya ülkeleriyle, diğer 4 saati Avrupa ülkeleriyle çakışıyor. Bu da İstanbul’a doğal bir finansal merkez olma konumu getiriyor.
Bugün mevduatların yüzde 35'e yakını İstanbul'da toplanıyor ve kredilerin yüzde 33'ü İstanbul'da kullanılıyor. Sigorta şirketlerinin neredeyse hepsinin merkezi İstanbul'da. Serbest Bölge niteliği de taşıyan Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul merkezli ve hızla dünyanın sayılı borsaları arasında yükseliyor. Ayrıca bir altın borsası var. Leasing, factoring, özel finans kurumları gibi finans kuruluşlarının merkezi de İstanbul'da ve özellikle, liberalleşen para piyasaları ile birlikte İstanbul, bir finans merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması kararının, şehri dünya çapında bir finans merkezine dönüştürmesi bekleniyor. Hedef, İstanbul’u dünyanın sermaye ve iş piyasasının yönetim merkezi haline getirmek...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
İBB Başkanı: Ekrem İmamoğlu
Saraçhane Belediye Sarayı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı:
Kemalpaşa Mahallesi Şehzadebaşı Cad. No:25. 34134 Fatih / İstanbul
Telefon: 0212 455 1300
Merter Ek Hizmet Binası
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Kasım Sok. 34010
Merter - Güngören / İST
Telefon: 0212 449 4000
Web: www.ibb.gov.tr
Email: webmaster@ibb.gov.tr
İstanbul Valiliği:
Vali: Ali Yerlikaya
Adres: İstanbul Valiliği - Ankara Caddesi 34410 Cağaloğlu-Fatih/İstanbul
Telefon: 0212 455 59 00
Faks: 0212 512 20 86
Web: www.istanbul.gov.tr