Gerçek hayatta zaman ve mekân kavramı sınırlar yaratır. Sınırlar içinde deneyimlerimizi kişiselleştiririz. Bu zamanla tuzağa dönüşür.
İşyerinde ya da özel hayatınızda çatışma ya da uzlaşma hallerinde yaşandığında kişisel aldıklarımız iletişimi çözümsüzleştirir. Çözümü kendimizi merkeze koyarak ararız, haliyle her şey bizim başımıza gelir.
Masallarda da herşey kahramanın başına gelir, ancak kahraman merkezde değildir!
Dinleyen ya da anlatan da olsak masalın yolunda her kimlik arketip olarak bir parça bizi temsil eder, tamamen sahiplenmeden tüm masalı an itibariyle katılarak dinler ya da aktarırız.
Bir başka deyişle;
Anlatılan hikâye başkasının başından geçmişse daha kolay anlatılır, hatta daha kolay dinlenir.
İki İile üç saat arası sürecek bir çalışmayla, kendi masalımızın girizgahını yazıp, kendi hikayemize dışardan bakmak masalın sembol diliyle ilham kapısını açar.
İçinden geçtiğimiz dönemde, masalla gerçek hayatın arasındaki köprü kişiselleştirdiklerimize geniş perspektiften bakmaktan fazlasını vaadeder!
Masallarda hiçbir dilek tek defada gerçekleşmez, aynı gerçek hayattaki gibi sınanırsınız, yola çıkınca sabırlı olmanız gerekir. Zaman, mekân kahramana hizmet etmeye yaratılır, hepsi tekrarın disipliniyle var olur.
Kahramanın deneyimlerinin SEMBOL DİLİ ile aktardığı sabır, bize direkt anlatılan günlük bir olaydan daha ilgiyle dinlenir, kişiselleştirilmediği için çözüm daha kolaylaşır.
Kahramanın masalın sonuna kadar süren sabrı hepimize umut ettirir. En önemlisi klişelerin aksine masallar mutlu bitmez, aslında masal bitmez... Biz yeni bir masala, daha güçlü bir kahraman olarak başlayana kadar sürer.
BU ATÖLYEYE KATILMAK İÇİN; Daha önce hiç yazmamış, hiç masal dinlememiş olmanız engel değil.
İsminizi, sevdiklerinizin ismini manasıyla araştırıp, rahat kıyafetler giymeniz yeterli. Kaf dağının ardına yürümek için rahat olmalısın.
Başka hiçbir hazırlığa ihtiyacın yok.