27. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim-25 Kasım tarihleri arasında Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenecek festival, Türkiye’den ve yurtdışından toplam 20 tiyatro, performans ve dans gösterisine evsahipliği yapacak. Biletler 8 Eylül Cuma günü genel satışa açılacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenecek 27. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim’de perdelerini açıyor.
Geçen yıl küratörlü bir yapıya geçen İstanbul Tiyatro Festivali, yazıp yönettiği 100’den fazla oyunla ve kurduğu topluluklarla Türkiye tiyatrosunun son 40 yılındaki en önemli isimlerinden Işıl Kasapoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleştirilmişti. Işıl Kasapoğlu’nun küratörlüğünün ikinci ve son senesinde festival, yine izleyicilerine yeni ufuklar açacak heyecan verici ve dopdolu bir program sunacak.
20 tiyatro, performans ve dans gösterisinin yer aldığı festival programında Türkiye’den 11; Almanya, İngiltere, Danimarka, Fransa, Gürcistan, İrlanda, İsrail ve Yunanistan’dan toplam 9 yapım izleyiciyle buluşacak. 25 Kasım’a kadar sürecek festivalde izleyiciler, günümüz tiyatrosuna damgasını vuran yönetmen ve koreografların eserlerini izleme fırsatı bulacak; ülkemizde uzun süredir heyecanla beklenen isimlere nihayet kavuşmanın yanı sıra dünyada sahne sanatlarının geleceğine yön veren isimleri tanıma imkânına sahip olacak.
27. İstanbul Tiyatro Festivali programı özellikle sahneleme türleri ve biçimlerinin çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Festival, izleyicilerine belgesel tiyatrodan klasik sahnelemelere, çağdaş danstan mask tiyatrosuna, kukla sinemasından mekâna özgü eserlere, dans tiyatrosundan performatif enstalasyonlara uzanan geniş bir yelpazede eserler sunuyor. Festivalin yerli yapımlarında Türkiye tiyatrosundan genç kuşak yazarlar, yönetmenler ve oyuncular ile özgün ve yeni metinler öne çıkarken Ercan Kesal, Nesrin Kazankaya, Bülent Emin Yarar, Çiçek Dilligil, Okan Bayülgen, Deniz Türkali, Meral Çetinkaya’nın da aralarında olduğu pek çok deneyimli oyuncu da bu yıl festival sahnesinden izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor.
Tüm şehre yayılacak 27. İstanbul Tiyatro Festivali, şehri bir ay boyunca bir festival havasıyla kuşatacak. Birçok yeni mekân bu yıl festival izleyicilerine kapılarını açacak. Gösteriler bir ay boyunca İstanbul’un iki yakasında; Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy, Atlas 1948 Sineması, Büyük Zarifi Apartmanı, Caddebostan Kültür Merkezi, DasDas, Fişekhane, Galatasaray Lisesi, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Hope Alkazar, İş Kuleleri Salonu, Metro Han, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, Saint Benoit Fransız Lisesi, Süreyya Operası ve Zorlu PSM olmak üzere 15 farklı mekânda izleyicilerle buluşacak.
Festival biletleri, İKSV Lale Kart üyeleri için 5 Eylül Salı 10.30’da başlayacak indirimli ön satış döneminin ardından 8 Eylül Cuma saat 10.30’da passo.com.tr adresinden, Passo mobil aplikasyonu üzerinden, Passo perakende satış noktalarından ve İKSV gişesinden genel satışa açılacak.
Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında, sınırlı sayıda öğrenci bileti 10 TL.
27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, halka açık ve ücretsiz etkinlikler de gerçekleştirilecek. Festivalle ilgili ayrıntılı bilgiye tiyatro.iksv.org adresinden ulaşılabilir.
Festivalin Onur Ödülü Mehmet Birkiye’ye sunulacak
27. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü, 4 Eylül Pazartesi günü Okra İstanbul’da düzenlenecek bir törenle tiyatro oyuncusu ve yönetmen Mehmet Birkiye’ye sunulacak.
Festival, açılışını 25 Ekim’de Pina Bausch’un başyapıtı Café Müller ile yapıyor
20. yüzyılda devrimci bir yaklaşımla dansı yeniden tanımlayan ve dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmesini sağlayan Pina Bausch’un başyapıtı Café Müller, sanatçının topluluğu Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu ve ilk günkü çarpıcılığıyla festival kapsamında ilk kez Türkiye’de. Pedro Almodovar’dan Robert Wilson’a sayısız sanatçıya ve dünyanın dört bir yanında sanatseverlere ilham veren efsanevi koreograf Pina Bausch’un devrimci yaklaşımıyla insan ruhunu okumadaki ustalığını birleştirdiği bu başyapıt, arzunun ve yalnızlığın hikâyesini anlatan, sade olduğu kadar çarpıcı bir dans tiyatrosu. Mey|Diageo ve Yatırım Finansman Menkul Değerler AŞ’nin gösteri eş sponsorluğunda, 25 ve 26 Ekim’de, yüksek katkıda bulunan mekân sponsoru Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde, izleyiciyle buluşacak. Wim Wenders’ın Pina filmi temsiller öncesi Vestel Amfi’de ücretsiz gösterilecek.
Çağdaş tiyatronun en güçlü seslerinden Wajdi Mouawad’dan Kız Kardeşler
20 dile çevrilen oyunları ülkemizde de sıklıkla sahnelenen, 2017’de ‘Domestik’ serisinin ilk oyunuyla festival izleyicilerinin gönlüne taht kuran Wajdi Mouawad, bu kez serinin ikinci oyunu Kız Kardeşler ile festivalde. Biri Batı’nın güvenli Kanada’sından diğeri ise iç savaşla parçalanmış Lübnan’dan gelen iki kadının kız kardeşliğini ele alan tek kişilik oyunda usta oyuncu Annick Bergeron her iki kadına ve birkaç da yan karaktere tek başına hayat verirken ünlü yönetmen çeşitli materyaller, imgeler, sesler ve nesnelerden çoksesli, evrensel bir anlatı yaratıyor. Oyun, “Bu İşte Bir Kadın Var” tema sponsoru Odeabank’ın ve yüksek katkıda bulunan mekân sponsoru Zorlu PSM’nin katkıları ve Institut Français Türkiye'nin değerli işbirliğiyle, 21-22 Kasım’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak.
Yıldız koreograf Hofesh Shechter’den Çifte Cinayet
Günümüzün yıldız koreograflarından Hofesh Shechter, nefes kesici bu ikili programında çağdaş dans aracılığıyla günümüze ışık tutuyor. Programın ilk eseri şiddete karşı giderek artan duyarsızlığımıza iğneleyici bir biçimde yaklaşarak eğlence adı altında ne kadar ileri gidebileceğimizi sorgularken ikinci bölümü ise sevecenliğiyle, sığınabileceğimiz bir şefkat alanı yaratıyor. Shechter Çifte Cinayet’te topluluğunun eşsiz dansçıları ve kendisinin bestelediği müzikleriyle duygularımızın en derinlerine dalıyor. N Kolay Dijital Banka’nın yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ve Zorlu PSM’nin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru olarak destek verdiği gösteri, 14-15 Kasım’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleştirilecek.
Festival İstiklal Caddesi’ne yayılıyor
Festival bu yıl, İstiklal Caddesi’nin cıvıltısına tiyatronun sihrini katıyor ve caddenin görkemli tarihinin tanığı olan birbirinden değerli mekânlarda geçmişimiz ile günümüz arasındaki bağları sorgulayan ve anlamlandıran oyunlar sunuyor.
Büyük Zarifi Apartmanı, tarihi gerçeklerden yola çıkan kurmaca hikâyelerin sahnesine dönüşüyor. H. Can Utku ve İlias Maroutsis’in yazdığı, İlyas Özçakır’ın tasarlayıp yönettiği, mekâna özgü yaratılan bu projede İstanbul Rumlarının geçmişinden bugüne uzanan iki kısa oyunun yanı sıra hem sinema hem tiyatronun araçlarını kullanan deneysel bir performansla izleyiciler, sadece bir apartmanın değil, şehrin zengin tarihine tanıklık edecek. Pimapen’in gösteri sponsorluğunda, 1-2-3-4-5 Kasım’da Büyük Zarifi Apartmanı’nda izleyiciyle buluşacak proje İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile desteklendi.
Firuze Engin’in yazıp Güray Dinçol’un yönettiği, Anadolu’nun gelenek ve masallarından ilham alarak kurgulanan ve anlatı tiyatrosu ile interaktif enstalasyonu birleştiren Çirkin, gerçeküstü bir ihanet hikâyesi. Bin yıllardır yaşayan çirkin Şiva ve onunla birlikte lanetlenerek ölümsüzlük cezasına çarptırılan tavuk, geçmiş ve bugün arasında gezinirken, seyirci de Nihal Yalçın ve Onur Berk Arslanoğlu’nun hayat verdiği bu iki karakterin hesaplaşmalarını kâh anlatılarından kâh duvarlardaki etkileşimli görüntülerden izliyor. Pimapen’in gösteri sponsorluğunda, 2-3-4-5 Kasım tarihlerinde Hope Alkazar’da izlenebilecek bu yenilikçi deneyim İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile desteklendi.
Genç kuşağın üretkenlikleriyle dikkat çeken iki başarılı ismini, yazar-çevirmen-dramaturg Ferdi Çetin ile yönetmen-oyuncu Kayhan Berkin’i ilk kez bir araya getiren Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı, bir rüya atmosferinin peşinden giderek anlara, imgelere ve küresel salgın sırasında kaybettiklerimiz üzerinden yas duygusuna odaklanıyor. Bir anne-kız ilişkisi üzerinden geçmişe açılan öykü, bugünü anlamlandırmak ve zamanımızın canlı bir tablosunu ortaya çıkarmak arzusuyla, hayatımıza giren “yeni gerçeklikler” hakkında düşünmek için izleyiciye bir fırsat sunuyor. Pimapen’in gösteri sponsorluğunda, 3-4-5 Kasım tarihlerinde Metro Han’da izlenebilecek Ferdi Çetin’in yazdığı, Kayhan Berkin’in yönettiği mekâna özgü bu performatif enstalasyon, İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile desteklendi.
Sinema perdesinden tanıdığımız ödüllü senarist ve oyuncu Ercan Kesal, izleyicisiyle bu kez tiyatro sahnesinde buluşmak için hazırlanıyor. Kesal, yazıp oynadığı Ayazmanın Yılanı’nda bozkırın ortasına doğmuş bir esnaf çocuğunun, aklı karışık bir ergenin, mecburi hizmette yaşlanmış bir hekimin gözünden bir Anadolu masalı anlatıyor. Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği oyun, yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru Tekfen Holding’in desteğiyle, 4-5 Kasım’da Atlas 1948 Sineması’nda sahnelenecek.
Cem Yiğit Üzümoğlu, uluslararası bir ekiple sahnede
Avokadolu baklava, kinoalı lokum, romantik bir girişim, ön yargılara meydan okuyan sürreal bir komedi... Festivalin Yunanistan’dan bu yılki konuğu, Atina Epidaurus Festivali’nin 2021’de en beğenilen yapımlarından Baklava Cumhuriyeti. Anestis Azas’ın tasarlayıp yönettiği, eleştirmenlerin yeni nesil Yunan tiyatrosunun yol göstericisi olarak selamladıkları bu umulmadık biçimde komik, teatral sözde-belgeselde Cem Yiğit Üzümoğlu canlandırdığı Fatih karakteriyle övgüler topluyor. Biri Türk diğeri Yunan bir genç çift, çağdaş Yunan toplumunun çelişkileriyle, ulus kimliğinin sorunsallarıyla ve küresel ölçekte dijital tek bir ulustan oluşacak olası bir geleceğin ütopik gerçeğiyle yüzleşirken izleyiciyi de maceralarına ortak ediyorlar. Baklava Cumhuriyeti, yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın desteğiyle, 17-18 Kasım’da DasDas’ta sahnelenecek.
Berlinli mask tiyatrosu Familie Flöz, trajedi ile kara komediyi şiirsel biçimde birleştiriyor
Mask tiyatrosunun dünya çapında yeniden keşfinin öncüsü kabul edilen Berlin merkezli Familie Flöz, alametifarikası olduğu üzere duygu ve mizahı keskin gözlemlerle harmanladığı Düğün ile festivalde. Her anında son derece insancıl ve dokunaklı bir etki yaratan bu sözsüz oyun, bireysel mutluluk arayışı hakkında trajikomik bir öykü anlatırken ardında sınıf çatışmasından ekolojik meselelere uzanan bir toplumsal eleştiri barındırıyor. Michael Vogel’in yönettiği oyun, yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın desteği ve Goethe Institut’ün değerli işbirliği ile 7-8 Kasım’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.
Festivaldeki kadın hikâyelerini ve kadın üretimini vurgulayan bir seçki: "Bu İşte Bir Kadın Var"
İstanbul Tiyatro Festivali programında, konusunu kadın hikâyelerinden alan ve/veya yazarı, yönetmeni, oyuncusu kadın olan oyunlardan bir seçki, Odeabank’ın tema sponsorluğundaki “Bu İşte Bir Kadın Var” başlığı altında izleyicilere sunuluyor. Festival ile Odeabank’ın bu işbirliği kapsamında sahnelenecek üç oyun, kadın üretiminin ve kadın bakış açısının daha görünür kılınmasını hedefliyor. Wajdi Mouawad’ın Kız Kardeşler’inin yanı sıra bu tema altında Flu Lysistrata ve Sen Hamlet Değilsin oyunları izleyiciyle buluşacak.
Gelenek dışı tiyatro biçimleriyle ilgilenen yönetmen Barış Arman, Flu Lysistrata’da Bakırköy Belediye Tiyatroları ile Aristofanes’in klasik metnini türler arası bir yorumla yeniden ele alıyor. Bu güncel uyarlamada oyuncular kadar izleyiciler de kimlik, cinsellik, iktidar ve statüko ile tüm bunların sahne üzerindeki temsiliyetlerini sorgulayan sürece dâhil olurken orkestra, performansın nabzını tutan bir oyun kurucu olarak konumlanıyor. Oyun, 27-28 Ekim’de Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Usta tiyatrocu Nesrin Kazankaya, yazıp yönettiği Sen Hamlet Değilsin’de Shakespeare’in ünlü trajedisindeki karakterler ve aralarındaki ilişkilerle paralellikler kurarak karavanda yaşayan bir anne, oğul ve kızının hikâyesi üzerinden günümüz sosyoekonomik koşullarının yarattığı bunalımlara eğiliyor. Müzik ve absürt güldürü öğeleriyle bezeli; Hamlet’ten tiratları da çağdaş bir perspektife yerleştiren oyun, yer yer izleyicilerin de katılacağı bir diyalog ortamı yaratıyor. Oyun, 7-8 Kasım’da Alan Kadıköy’de izlenebilecek.
Günümüz dünyasını kadın bakış açısından sorgulayan oyunlar
İklim krizinden göçe, özgürlüklerden savaşlara bugünün pek çok can alıcı meselesine yaratıcı ve beklenmedik biçimde eğlenceli yaklaşımlar getiren oyunların dikkat çektiği bu yılki festival programında günümüz dünyasındaki cinsiyet ve güç yapılarını kadın bakış açısıyla sorgulayan iki oyun daha yer alıyor.
Tanıdık öğelerle dolu bir parodi gibi başlayan Ustalık Sınıfı giderek tüm klişeleri yıkıyor ve tiyatroyu bir metafor olarak kullanarak günümüz dünyasında ataerkillik, imtiyaz ve yaratıcılığa dair çarpıcı ve çok eğlenceli bir tahlil sunuyor. New Yorklu sanatçı Truscott’un korkusuz ve mizahi feminist söylemleri ile İrlanda’nın en gözüpek ve özgün topluluklarından biri kabul edilen Brokentalkers’ın şaşırtıcı sahnelemesini birleştiren; metin, müzik ve hareket tiyatrosunu kullanarak izleyicileri her anında tetikte tutan Ustalık Sınıfı, 23-24 Kasım’da İş Sanat ve Culture Ireland’ın değerli işbirliğiyle, İş Kuleleri Salonu’nda izlenebilir.
2022’de 25. yıldönümünü kutlayan, Türkiye’de indie müziğin en önemli temsilcilerinden Peyk, imza attığı ilk müzikali Hamiyet’i festivalde izleyicilerin beğenisine sunuyor. Hikâyesini grubun solisti İrfan Alış’ın kurguladığı, oyun metnini Deniz Madanoğlu’nun yazdığı, şarkıları topluluğa ait olan oyun, İstanbul’un dışındaki bir işçi mahallesinde kocası ve iki kızıyla sakin bir hayat süren Hamiyet’in 1980 darbesiyle altüst olan hayatını anlatıyor. Erol Babaoğlu’nun yönettiği Hamiyet, 10-11 Kasım’da Fişekhane’de izleyiciyle buluşacak.
Sevgi, şiddet, iletişim, iletişimsizlik... festivalden hayata ayna tutan oyunlar
Beş dansçı ile üç uzun siyah bankın başrolünde olduğu Bankta, insan ilişkileri ve insanın hayattaki yerini bulabilmesine dair son derece dürüst, çok katmanlı bir öykü. Çağdaş dansı sokak danslarıyla harmanlarken bankları da sürekli dönüştürüyor ve ortaya uzamı, dengeyi ve teatralliği tüm derinliğiyle kullanan yaratıcı ve nükteli bir performans çıkıyor. Danimarka’nın önde gelen dans topluluklarından biri olan ve kuruldukları günden bu güne 40 yıldır ürettikleri her eserle Danimarka dans sahnesine farklı bir boyut katan Uppercut Dans Tiyatrosu ilk kez festival kapsamında Türkiye’de. Konsept ve koreografisi Stephanie Thomasen’e ait olan Bankta, Altınyıldız Classics’in gösteri sponsorluğunda, Statens Kunstfond’un değerli işbirliğiyle 17-18 Kasım’da Süreyya Operası’nda.
Tansu Biçer, Tülin Özen, Fatih Sevdi gibi usta isimlerin başını çektiği oyuncu kadrosuyla Bahçe Galata’nın sahneye koyduğu Terörizm, birbirini ötekileştiren, toplumsal olaylara duyarsızlaştığı ölçüde kendi başına gelenlere hassaslaşan günümüz insanı üzerine karanlık bir komedi. Şehir yaşamından beş farklı sahne gösteren bu oyun, vahşice eylemlerle ilgili değil; korku ve şüphenin sıradanlaştığı, dağılmış bir toplumun nasıl birbirine düştüğüne dair. Presnyakov Kardeşler’in metni ve Saim Güveloğlu rejisiyle, korkuyla yaşamanın toksik etkilerine içe işleyen, zekice bir bakış atan Terörizm,
15-16 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde.
Festivale ilk kez konuk olacak Sokhumi Devlet Tiyatrosu, Tennessee Williams’ın en şiirsel oyunlarından Geçen Yaz Birdenbire’yi Amerikalı yönetmen Jason Hale’in rejisiyle Gürcistan’da gerçekleştireceği prömiyerinin hemen ardından festivalde sahneliyor. Yazarın dramatikliğini mükemmel biçimde yansıtan, ikiyüzlülük, açgözlülük ve entrikayla örülü bu ödüllü oyun, 1958’de Broadway’de perdelerini açtığı günden bu yana dünyanın dört bir yanında ünlü oyuncularla defalarca sahnelendi ve uyarlandığı bir film Oscar kazandı. Oyun, 30-31 Ekim’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
Festivalin deprem bölgesinden konukları
Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü desteğiyle üretilen, Semih Ali Aksoy’un yazıp yönettiği, festivalin deprem bölgesinden konuğu Kabuk, bir türlü uyku tutmayan üç kardeşin bir deniz kabuğunun peşinde birbirleriyle, denizle ve uykuyla mücadelesini anlatıyor. Kardeşler eğlenceli maceraları sırasında müziği, uyumu ve birlikte yaratmanın güzelliğini keşfediyor. 4 yaş ve üzeri çocuklara hitap eden bu müzikal, doğanın sürprizleri karşısında el ele vermenin gücüne dair şiirsel bir performans. İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile desteklenen, Atta Festival yapımı oyun, 18-19 Kasım’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Festivalin Adana’dan konuğu Birileri | Velda, Kerim, İpek bizi aidiyet kavramı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden hareketle farklı yazarların kaleme aldığı üçlemelerden oluşan “Birileri” projesinin üçüncü ayağı, bildirgenin 2., 6. ve 13. maddelerinden yola çıkıyor. Canan Günaştı’nın yönettiği oyun 9-10 Kasım’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Her yaştan izleyiciyi etkileyecek benzersiz bir yapım
Kuklacılık, nesne tiyatrosu ve canlı yayın sinemanın yaratıcı bir bileşimi olan kukla sineması, Itim Ensemble’ın artistik direktörü Zvi Sahar’ın geliştirdiği özgün bir tür. Zvi Sahar’ın yazıp yönettiği, tiyatro sahnesini film setine dönüştüren benzersiz bir görsel dile sahip Büyük Patlama, günümüz meselelerine her yaştan izleyiciyi heyecanlandıracak yaratıcı ve eğlenceli bir yorum getiriyor. Elektronik atıklarımızdan oluşan paralel bir evrende minik robot Ki ile köpeği Batty, mutluluk ve refah içinde yaşayıp giderken “ekolojik” bir felaket gelir başlarına: Yağmur! Elektronik yaratıklar suyla nasıl baş edecek? Minik kahramanlarımız kısa devre yapmış elektrik şehrinde hayatta kalabilecek mi? Genç izleyiciler için en iyi eser seçilerek Litvanya Altın Sahne Nişanı ile ödüllendirilen, 6 yaş ve üzeri tüm çocuklara ve yetişkinlere uygun yapısıyla keyifli bir deneyim vadeden Büyük Patlama, 28 Ekim’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde iki kez sahnelenecek.
Festivalden benzersiz bir kapanış: İstanbul Mon Amour | Beyoğlu
Işıl Kasapoğlu’nun yaklaşık 30 yıl önce Orhan Veli Kanık’ın İstanbul’u Dinliyorum şiirinden esinlenerek tasarladığı İstanbul Mon Amour projesi, geçen yıl festivalde hayata geçirilmiş ve izleyicilere tekrarı olmayan unutulmaz bir deneyim yaşatmıştı. İstanbul Mon Amour bu yıl Ahmet Sami Özbudak’ın araştırmaları, hayalleri ve çeşitli sanatçılarla yaratıcı işbirlikleri neticesinde kurguladığı, tiyatronun büyüsüyle sarmalanmış bir Beyoğlu’na götürüyor izleyiciyi. Bu benzersiz yolculukta, üç Fransız lisesi salonları, sınıfları, koridorlarıyla birer sahneye dönüşüyor. Meral Çetinkaya, Deniz Türkali, Bülent Emin Yarar, Okan Bayülgen, Çiçek Dilligil gibi ustaların yanı sıra Ayfer Dönmez, Canan Atalay, Fehmi Karaarslan gibi genç kuşağın başarılı temsilcileri, gerçek hikâyelerden esinlenerek yazılan kısa oyunlarda sahnede olacak. Festivale özel olarak yaratılan, Meke Sanat’ın gösteri sponsorluğu ve İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ile desteklenen, festivalin tüm gün sürecek kapanış etkinliği İstanbul Mon Amour I Beyoğlu, 25 Kasım’da Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Saint Benoit Fransız Lisesi’nde iki tur olarak gerçekleştirilecek.
Festivalden çocuklar için ücretsiz atölyeler: “Masal Atölyesi: Masal Matitas”
İKSV Alt Kat, 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, 15-16 Kasım’da çocuklara özel Masal Atölyesi: Masal Matitas etkinliğini düzenliyor. 3-5 ve 6-8 yaş gruplarına yönelik atölyelerde, masal anlatısıyla hayal güçlerini dışa vuracakları sanatsal çalışmalar gerçekleştiriliyor. Hikaye anlatıcısı Candan Çalışkan’ın yürüteceği atölyeler, 15-16 Kasım'da İKSV Alt Kat'ta gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgi için: tiyatro.iksv.org