Mahmut Çınar’ın usta müzisyen Bülent Ortaçgil’in hayatı ve müziğine dair hazırladığı Bu Su Hiç Durmaz kitabı üzerine yapılacak olan söyleşi ve imza günü, 27 Haziran Çarşamba [mecra]’da gerçekleşecek.
Geçmişte akademisyenlik de yapan söz yazarı, besteci ve yorumcu Mahmut Çınar’ın, 1974’te ‘Benimle Oynar Mısın?’ albümünü kaydederek hayatımıza giren Bülent Ortaçgil ile yaşamı ve müziği üzerine yaptığı nehir söyleşi İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.
Mahmut Çınar ve Bülent Ortaçgil, hem kitabı konuşmak hem de imzalamak için 27 Haziran Çarşamba günü saat 20.00’de İstanbul Kadıköy’de bulunan [mecra]’da olacak. Misafir Odası adı altında gerçekleşecek olan etkinlikte gazeteciler Burak Abatay ve Ece Ulusum da sunuculuk yapacak.
Mahmut Çınar kitabında okuru, Bülent Ortaçgil’in çocukluğundan aile ilişkilerine, gündelik hayatından müzik çalışmalarına, içinde yaşadığı dönemin ve bugünün sosyal siyasal koşullarından gelecek tasavvuruna kadar bir nehrin akışını andıran hayat hikâyesiyle buluşturuyor. Ortaçgil’in hikâyesine Mahmut Çınar’ın yanı sıra Sezen Aksu, Jehan Barbur, Banu Güven, Haydar Ergülen, Orhan Kahyaoğlu ve Yekta Kopan’ın yazıları eşlik ediyor.
Çınar, Bu Su Hiç Durmaz'ı şu sözlerle sunuyor:
“Ortaçgil müziğiyle tanıştığım andan itibaren bu müzik bir biçimde hayatımın gidişatıyla eşzamanlı ve paralel bir izlekte yürüyordu. Onun müziğinin yalnız sözlerden ve melodiden oluşmuş şarkılardan ibaret olmadığını; bir duruş, bir anlayış, bir hayata bakış içerdiğini ve dinleyicisi için de bu birlikte getirdiği her şeyin bir konumlanma yarattığını düşünüyorum. Böyle bakınca oturup yalnızca çok önemli bir müzik adamının kariyer yolculuğundan kronolojik olarak söz etmenin yetmeyeceğini anlıyordum. Ancak geri kalan her şeyi konuşabilecek zamanımız da yoktu şüphesiz. İşte okuyacağınız söyleşide, sonradan biraz kısaltmış, daha doğrusu daha rafine yorumlara ve sorulara çevirmeye çalışmış olduğum araya girişlerim, o geriye kalanların bende yarattığı duygunun yansıması. Böylece hem bu yaşam öyküsünü dinleyip aktarmaktan olmayacak hem de bir hayranı olarak kendi gözümden bu öyküyü biraz sağa sola çekebilecek, belki küçük çoklu anlatı parçaları yaratabilecektim.”