1600 yılına ait olduğu sanılan ve Hollandalı gemicilerin ağızdan ağıza dolaşan bir deniz masalına dayanan hikâye, Heinrich Heine'nin kalemi ile aynı temanın işlendiği masal üzerine kurulmuştur. Heine'den aldığı ilham ve yaşadığı fırtınalı bir gemi seyahati sonrası Wagner için Uçan Hollandalı operasının yaratım süreci başlamıştır.

Dünyada ilk kez 1843 tarihinde Dresden’deki Königliches Hoftheater’da sahnelenen ve efsanelere inanmayanları bile büyülemekten asla vazgeçmeyen bir hikayeye dayanan Uçan Hollandalı operası, 18. yüzyılda Norveç kıyılarında geçer. Operanın başkahramanı olan Hollandalı, denizlere ve fırtınalara meydan okuduğu ve fırtınalar karşısında pes etmediği için lanetlenerek sonsuza kadar denizlerde yaşamaya mahkûm edilmiş ve ölümlülüğü elinden alınmış bir denizcidir. Lanetin bozulmasının tek bir şartı vardır: yedi yılda bir çıkabildiği karada saf ve gerçek aşkı bulması! Hollandalı’nın cezası, ancak fedakâr ve sadık bir kadının içten sevgisiyle affedilecektir. Yedi yıllık bir sürecin sonunda, tekrar karaya çıktığında Norveçli gemici bu lanetinden kendisini kurtarabilecek kadının sevgisini bulabilecek midir?

Wagner, operalarında kadın karakterlerin genel konumunu ve çözüme ulaşmanın kadının kendini feda etmesi ile sağlandığı örnekleri Uçan Hollandalı operasında Senta karakteri ile taçlandırmıştır. İlk temsilini 15. Uluslararası İstanbul Opera ve Bale festivalinin açılış eseri olarak yapan “Uçan Hollandalı” operası, 2024 – 2025 sanat sezonumuzda da sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.