Kanuni Sultan Süleyman`ın Viyana seferi sırasında fethedilen Tuna`nın ünlü kalesi Estergon’un sancağı Vedat Nedim Tör Müzesi’nde sergileniyor. 28 Şubat 2005’e kadar görülebilecek sancak, Yapı Kredi`nin kurucusu Kâzım Taşkent tarafından 1948`de Macaristan`dan Türkiye’ye getirildi. Yüzyıllar boyunca aşınan Estergon Sancağı, tarihsel kimonoların tamirinde dünya çapında ustalık kazanan Japon sanatçılar tarafından restore edilerek sergilenmeye hazır hale getirildi. Bu değerli eser, çoğunluğu yeşil olmak üzere kırmızı ve yeşil ipekten yapılmış. Üstünde âyet ve hadisler, mühr-i Süleyman ve Zülfikâr gibi bulunduğu yere uğur ve güç getiren şekiller, Allah’ın, peygamberin ve dört halifenin adları yazılı olan bu sancağın, Macaristan’da ve Tuna kıyısında sarp bir mevkide inşa edilmiş Estergon Kalesi’ne ait olduğu kabul ediliyor. Sancağın, 1543’te Osmanlı topraklarına katılan ve zaman zaman kaybedilip yeniden kazanılan, 1683’te kesin olarak kaybettiğimiz Estergon Kalesi’nde bir zamanlar Osmanlı hâkimiyetini temsil ettiğini düşünmek hayal sayılmaz.

Sancak ve onun ayrılmaz kardeşi olan bayrak, bir hâkimiyet ve bağımsızlık simgesidir. Tarih boyunca her ulusun her devletin göz bebeği gibi koruduğu, ait olduğu topluluğu bir araya getirme, gölgesinde özgür ve bir arada yaşatma gibi kutsal özelliklere sahip olduğuna inanılan bu simgenin Türk toplumunda ve devlet hayatında ayrı bir önemi vardır.

Eski Türk sancakları, ait oldukları makamın devlet gücünü ve hakimiyetini simgelerdi. Sancak-ı Şerîf, ilk İslâm bayrağı olarak Hz.Muhammed’in kutsal emanetleriyle birlikte 16. yüzyılda İstanbul’a getirildi; padişahların, sadrazamların sefere çıkışlarında açıldı ve özel kuvvetler tarafından korundu. Vezirlere, beylerbeyine ve sadrazamlara verilen sancakların üzerlerinde rütbeye göre türlü şekiller, kutsal adlar, dua ve hadisler yazılı olurdu.

Açık olduğu saatler: Hafta içi 10:00 – 19:00, Cts. 10:00-18:00 / Pz. 13:00 – 18:00