Zeytin ağacına aynı zamanda ölmez ağacı diye seslenilmesinin nedeni sadece uzun yaşamasından değil insanlık tarihi ve kültür ile kurduğu derin bağlardan kaynaklanıyor olsa gerek. Ölümsüzlüğün, barışın, mucizenin simgesi zeytin ağacının yaratıcısının bilgelik tanrıçası Athena olması da kuşkusuz bir tesadüf değil. Kim bilir belki mitolojinin kahramanları, Athena’nın değerleri ile özdeşleştirmişlerdir onu. Çünkü, bilgeliğin yanı sıra dokumayı, aklı, kaba bir güçle değil zeka ile birleşen savaş stratejisini temsil eder Athena. Zeytin ağacı da yaşamda direnir, yaşamı ince ince dokur, öğrenmeden, bilmeden kendi sırrına dokunulmasına izin vermez. Anlaşıldığında besler, sağaltır, çoğaltır. Aynı anda hem zor hem kırılgandır.
“Kendime yeni bir oyun bulmalıyım.” der Ali Atmaca zeytin ağacı ile söyleştiği bir yazısında. “Kendimi hınzırca kandırabileceğim, dokunduğum kırmızı, ama aslında mavi olan şeye, hayır o mavidir demeyecek, içimdeki yetersizlikleri yüzüme vurmadan yanlışlarımın doğru olduğuna inandığım gibi inanmasa da sessizce beni bekleyen dilsiz bir oyun. Ya resim yapmaya adanmış yaşamımı ateşleyecek deniz gibi biri bana esinler yaratsın ya da şu gelişmeyen aklımı alın başımdan zeytin ağacı, götürün atın Karaada’ya...” söyleşi öylesine uzun sürer ki gecenin karanlığında zeytin ağacı görünmez olur. “Gecenin geldiğini zeytin ağacını göremez olunca anladım. Tepenin karanlık arkasında kuş mu, böcek mi olduğunu bilemediğim bir şey ötüyor... ”
Ali Atmaca’nın 8- 30 Haziran 2024 tarihleri arasında Bodrum, Gümüşlük Müptelal’de gerçekleşecek sergisinin başlığı “Zeytin Ağaçlarına Ağıt”. Serginin 8 Haziran’daki açılışında yapılacak müzayedenin geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne aktarılacak.
Atmaca’nın yazılarında, eserlerinde zeytin ağaçları birer asi bilgedirler. Besleyen, sağaltan, çoğaltan ölmez ağaçları bu kez resim oldukları yerden bir kez daha başka yaşamlara dokunacaklar. Yaşamı yeniden incelikle dokumak için…