İstanbul Fotoğraf Merkezi içinde yer alan Fotoğraf Galerisi’ nde, 13 Ocak – 7 Mayıs 2005 tarihleri arasında, Saygun Dura’ nın “Benim Gerçeğim” başlıklı fotoğraf sergisi gerçekleştirilecektir.

1964 doğumlu Saygun Dura, İktisat eğitimi almış olup, 1989 yılında Ersin Alok’un asistanlığını yapmıştır. 1990-97 yılları arasında bir reklam ajansında fotoğrafçı ve fotoğraf direktörü olarak çalışmıştır. 1997’den itibaren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’ nde Öğretim Görevlisi olarak Tanıtım Fotoğrafçılığı dersleri vermektedir. Saygun Dura 1997 yılından bu yana, ortağı bulunduğu Akya Fotoğrafçılık Ltd. Şti.’nde, Tanıtım Fotoğrafçısı olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sanatçımız birçok karma sergiye katılmış, seçici kurullarda bulunmuş, fotoğrafları dergi kapakları ve takvimlerde yer almış, albümlere girmiştir. PTFD üyesi olan Dura’nın bir diğer profesyonel uğraşı da scuba dalış eğitmenliğidir.

Saygun Dura’ nın sergisini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Grafik Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Dilek Bektaş şu sözlerle anlatmaktadır;
“Nesnelerin dıştan göründüklerinden çok oldukları hakkında bilgi aktarmak, bilinç altının gizemlerini irdelemek, somut gerçekliğin arkasındaki esas gerçekliği görünür kılmak, sürrealist sanatçıların başlattığı bir hareket olmuştur. Bu sanatçılar, resim düzenlemelerinde nesneleri bağlamlarından kopararak kolaj niteliğinde biraraya getirirken, doğru kabul edegeldiğimiz alışkanlıklarımızı sorgulayan, gerekirse onları değiştirmemiz doğrultusunda bizi kışkırtan ürünler vererek, izleyiciden de kalıtım beklemekteydiler.

Sürrealizm izleği üzerinden yapıtını oluşturan Saygun Dura, bir yandan bireyin günümüz dünyasındaki konumunu irdelerken, bir yandan da Max Ernest, René Magritte ve Salvador Dali gibi sanatçılara göndermeler yaparak, fotoğraflarına nostaljik bir boyut kazandırıyor.

Saygun Dura, büyülü bir atmosfer ve sesin olmadığı bir dünyayı çağrıştıran su alının başlıca canlısı olan balığı tüm düzenlemelerinde temel metafor olarak kullanıyor. Ait olduğu dünyadan koparılmış bir canlı olarak ve konunun öznesi olarak yer alan balık, fotoğraflarda bir yabancılaştırma unsuru olarak karşımıza çıkıyor. İzleyiciyi irkiltici düşsel bir dünyaya sürükleyen bu görüntüler, bizi sanatçının iç dünyası ve dünyaya bakışı hakkında ip uçları aramaya kışkırtırken, yaşamın pek de yüzleşmeye gönüllü olmadığımız yanlarıyla karşı karşıya bırakarak, kendi varoluşumuz, konumumuz ve ön kabullerimiz konusunda düşünmeye yöneltiyor.