Denizin dibindeki kraterleri takip eden canlı ozanlar için, bütün sualtı şehirleri dardı, Zaman anı yakalayan bir zamandı, mevsimlerden sonbahardı, Bir rüzgar esti limandaki gemilerin ipini kopardı, Bir yok, bir vardı. Bir zamanlar gök denize, yer güneşe tapardı, Calypso müzikle dalgalanan, turkuaz renkli açık denizlerin köpükleri kabardı. Suyun perisi köpüklerden resim yapardı. Gözlerinizle gezdiğiniz renklerin üzerinde Calypso’nun izleri vardı.

Arkeoloji ve tarihle ilgili kitap ve CD gibi eserlerini ülkemiz içinde çeşitli kültür ve eğitim konulu sosyal sorumluluk projelerine bağışlayan, eserleri Newyork, Rusya, Almanya, İngiltere’de sergilenen ve yayınlanan, 5 kıtada dünyayı gezerek şapkalarını bırakan, “Olulipo” oyununun ve anagramın duayeni ressam şair, yüzücü ve ilk safarisini Güney Afrika’da, son dalışını Kızıldeniz’de yapan dalgıç olan, 6 yaşından beri sanatçı babası ile birlikte resim yapan ve Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi mezunu, Deniz kızı EFTALYA (H.Çiğdem Yorgancıoğlu ) bu kez resim sergisine, unan mitolojisinde Odysseus’a göre Atlas`ın kızı olan , deniz perisi “CALYPSO”nun ismini verdi . Peki ya sualtında çekilen belgesellerinden tanıdığımız Jacques-Yves Cousteau’nun araştırma gemisinin ismi ne idi sizce?,çoğunluğu sanatçının parmakları ile yapılan resimlerinin ana teması her zamanki gibi suda yüzüyor . Gozo Adasında Calypso’nun Mağarasını ziyaret eden ve Etna yanardağını Calypso’nun adasına giderken izleyen Çiğdem ,sergi mekanlarına ,Boğaziçi ,Bodrum,Bolu ,Beyoğlu’dan sonra bir B daha ekliyor Bağdat Caddesinde .