GALERİ ARTİST EKİM AYI SERGİLERİ
Galeri Artist Ekim Ayında Ressam Reyyan Somuncuoğlu, Ressam Artur Alija, Ressam İnal Okçetin ve Heykeltıraş-Ressam Erol Uysal’ı konuk ediyor. 4 Ekim – 28 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek sergimize tüm sanatseverleri bekliyoruz.
GECE BODRUM TUALLERİ
İstanbul’da doğan ve Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü mezunu olan Somuncuoğlu resmin yanı sıra Sanat Yönetmenliği, vitray, heykel, rölyef, takı, fresk ve düzenlemeler de yaptı. Özellikle “Saltanak Kayıkları” ve “Cazbantlar” adlı kişisel sergileriyle büyük ilgi toplayan sanatçı bugüne kadar çeşitli karma sergilere de katıldı.
Reyyan Somuncuoğlu “Bodrum”u konu olarak ele aldığı son kişisel sergisinde daha önceki sergilerinde olduğu gibi tarihi ve arkeolojiyi ele alıyor. Bodrum Kalesi tarihçilerin babası sayılan Heredotus’un Halikarnasos olarak tanıttığı yerde kurulmuş. Daha önce Mehmet Sönmez’in resimleriyle kartpostallardan tanıdığımız Bodrum’u temsili “yanılsaması” sanatın bir kez daha bir kurgu ve bir yanılsama olduğunu hatırlatıyor bizlere. Reyyan Somuncuoğlu da bu kurguyu tarihler araSı bir katmanlaştırma içerisinde yeniden ala alıyor: Bu kez Bodrum’u gece görüyoruz. Gece renkleriyle tarihin karanlığı birbirine giriyor Somuncuoğlu’nun resimlerinde. Ancak tuallerdeki şeritler tarihsel katmanların dününün ve yarınının aynı anda ele alınmasını sağlıyor.
Reyyan Somuncuoğlu’nun tuallerine baktığmıızda, aklımıza sanatın etnoğrafyadan ve tarihten ayrı tutulamayacağı geliyor. Takıların olduğu kadar amforaların da tarihsel bağlamı içinde düşünmenin gerekliliği toplumların medeniyetlerin anlaşılmasına ne kadar önemli olduğunu anımsatıyor bizlere. İkonagrafya çözümlemelerinde İsa ve Meryem’in Hıristiyan sanatı içinde işlevleri ve mitolojiyi aydınlatmaları ne denli önemliyse, Bodrum’un tarihinde de amforalar ve takılar o kadar tarihsel değere sahip. Bu, bize, tarihin hep ebedi kalmadığını ve toplumsal değişikliklerde sanatın ne kadar önemli bir yer tuttuğunu da gösteriyor.
BAHÇEYE ÇIKAN, MEYDANDA GEZİNEN GÜZELLİK VE SUÇUN RESSAMI
Bahçelerin, bahçelerdeki sevinç ve korkunun; düşlerin, düşlerdeki umut ve kırgınlığın; şehir meydanlarının, meydanlarda geçip giden, kalabalığa karışan güzelliğin, gizlenen iyilik ve suçun ressamı Artur Alija, İstanbullu sanatseverlerle tanışıyor.
Çalışmalarını Berlin`de, dünya çokkültürlülüğünün yeni merkezi Oranienstrasse`de sürdüren Alija`nın kadrajlarında kenti yeni yüzyılın trendsetteri yapan bütün çoğulculuk figürleri buluşuyor.
Ve dünyaya örnek olma misyonu üstlenmiş bir kentin bütün sürprizleri.
Eleştirmenlerin figüratif resimde düşsel boyutu ve kendi deyimi ile "krimi"yi en iyi yakalayan genç Avrupalı ressamlardan biri olarak nitelediği Alija`nın bir zamanlar dünyanın en kapalı sistemlerinden biri olan Arnavutluk`u terk ederek geldiği dünyanın en özgür kentlerinden biri olan Berlin`le karşılaşması, disiplinli bir teknikle taşkın bir özgürlük duygusunun bileşimini bir zenginlik ve gerilim olarak yansıtıyor tuvale.
Artur Alija, şaşırtıcı sanat serüveninde Berlin`den sonra İstanbul`un önemli bir moment olacağı kanaatinde.
İNAL OKÇETİN
Her turuncunun bir mavisi, her kırmızının bir yeşili vardır, İnal Okçetin’e göre. Çünkü o, renklerle kurduğu bu özel ilişkiyi Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi hocaların hocası sürükleyici bir kişiliğin liderliğinde edinmiştir. Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi efsanevi bir kişiliğin öğrencisi olmak, onun atölyesinde yetişmek sanat evrenin kanunlarını öğrenmek gibidir. Öte yandan Okçetin kariyerinde ve hayat duruşunda geliştirmiş olduğu özel ilkeler bugün onun bulunduğu aşamayı gösterir. İnal Okçetin resim betimleri karşısında biz ilk algı olarak; gözlerden uzak bir dünyanın ince betimlerinde, dış dünyaya karşı alternatif olarak ileri sürülen estetik bir tat yakalarız. Tuvalden her yöne doğru uzanan frekans titreşimleri sanatçının duyum ve karşı duyum ifadeleri olarak var olmaktadırlar. O hocası Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan almış olduğu belli bir disiplinle dış dünyaya kafa tutmakta, toplumla ilişkiyi en aza indirgeyerek iç dünyasında geliştirdiği kavramları formsuzlaştırarak soyut bir dille bize aktarmaktadır. Bu resimde insana dair çok fazla şey bulunmaz. Daha çok duyumların ve algıların kümeleştiği bir ortam tuvalin uçlarına doğru seyrekleşerek kendine özgü bir kompozisyona imzasını atmıştır. Böylece almış olduğu akademik formasyonu kendi özgün formasyonu ile karmalayarak kendi estetiğini ileri sürer. Bu yaratı serüveninde Okçetin; renk ve form parmaklığıyla kurmuş olduğu özel ilişkiyi koruyarak kendine özgü bir dünyanın yasaları ve sessiz bir başkaldırının kavramlarını işler tuvaline. Sanatçının repertuvarındaki figür azlığı resim betimlerinin soyut bir ifade kazanmasına yol açmakta; öte yandan resim betiminde salt renk yorumlarıyla yol aldığımızı sandığımız anda karşımıza amorf kütle yorumlarına ulaşan bir varlık tabakası çıkmaktadır.
Ressam İnal Okçugil’ in eserleri 4 Ekim – 28 Ekim tarihleri arasında Galeri Artist’ de izlenilebilir.
SAYDAMLIĞIN DERİNLİĞİNDE “ŞİMDİ”DE BULUŞMAK
EROL UYSAL
1963 İstanbul doğumlu olan Uysal 1985 – 89 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun oldu. 1990 yılında öğrenimini tamamlamak için Berlin’e giderek Prof. Lothar Fischer‘in öğrencisi oldu. Berlin’ de Karl-Hofer’ den burs aldı. 2003 yılından beri Berlin’ de yaptığı anlaşma ile Kültür Merkezi’nde görevine başladı. 1992 yılında Nauen’ de, Stadtische Galerie’ de ilk sergisini açtıktan sonra bir çok karma ve kişisel sergiye katıldı.
2005 ağustos ayında Galeri Artist’in Berlin Şubesinde de bir sergi açan Erol Uysal, 4 Ekim – 28 Ekim tarihleri arasında Galeri Artist merkez binasında resim ve heykellerini sanatseverler ile buluşturmak için hazırlanıyor.