HAYALET ÇİZGİ / THE GHOST LINE<
Selim Birsel, Elif Çelebi, Tayfun Erdoğmuş, Ayşe Erkmen, İnci Eviner, Leyla Gediz, Ahmet Öğüt, Serkan Özkaya, Şener Özmen, Seza Paker, Gökçe Süvari, Yusuf Taktak, Fatma Tülin
Küratörler: Ali Akay, Levent Çalıkoğlu
Ali Akay: Ali Akay
Bu kavram, bizi hayaletin bırakabileceği bir izle, çizginin iziyle karşı karşıya bırakıyor. Hayaletin maddi olmayan varlığına bir maddilik kazandırmayı imkân dahiline alıyor. Bu, çizginin refleksiyon ile ilişkisini bize doğru çevirmekte, açmakta, göstermektedir. Nedir sanatta refleksiyon? Refleksiyon sanatın kendisi olarak görünmektedir gözüme, olmazsa olmaz koşulu. Kalıcılığının bir belirtisinden başka ne olabilir ki sanatın refleksiyonu? İç düşünmenin kendisi olan bu eylem, öyleyse, sanatın kendi kendisini düşünme biçimi olarak durmaktadır. Bu biçim ise, sanatçının kendi malzemelerini ortaya çıkarıp geliştirirken, tutarlılığını oluşturup, onu bir yöne doğru döndürürken yaptığı eylemden başka neyin adı olabilir? Elbette ki sanatçıdan sosyolog veya felsefeci olmasını beklemekte değiliz; bunlar yan yana bile olsa, aynı anlama gelmemektedir, refleksiyondan anlaşılan bu değildir. Bu, tam tersine, kavramlarla düşünen felsefenin veya sosyolojinin malzemeyle düşünme-sidir. İkisi de yaratı ortaya çıkarmaya yöneliktir, ama biri kavramlarla çalışırken, diğeri malzemeyle düşünmektedir. Bu malzeme de sanatçıdan sanatçıya değişip, farklılaşmaktadır. Onların çizgileridir, maddileşmemiş çizgileri.
İçinde yaşamakta olduğumuz dönemin en önemli özelliklerinden biri, bu alanların iç içe geçmeye başlamasıdır.
Levent Çalıkoğlu: ‘Hakikatin’ yalnızca dolaşımda olana indirgendiği bugünün pırıltılı dünyasında ham haliyle çizgi ne ifade ediyor? Asli görevinin genellikle bir şeylere benzemek olduğu düşünülen çizgi, ona uygun görülmeyen hangi anlamları yükleniyor, hangi kavramlarla kol kola yürüyor? Atölye dışındaki tüm duraklarda serbest dolaşım hakkına sahip bu seyyar imgelem dilinin formülasyona, koordinatlara ve yanılsamaya ne kadar ihtiyacı var? Biçimsel oluşum sürecini ifşa eden bu eylemin, ardında bıraktığı izler, diğer ifade olanaklarından daha kolay mı takip ediliyor? Videoya, dijital baskılara, düzenlemeye açılan bugünün sanatı, onu alfabenin dışına mı atmaya çalışıyor?