Evliyagil ve Değirmenci Koleksiyonlarından On Sekiz Sanatçının Seçkisi
Bu sergi, Alaattin Aksoy, Ergin İnan, Hakan Gürsoytrak ve Neşe Erdok'un dikkate değer eserleriyle birlikte, Altan Gürman, Burhan Doğançay, Cihat Burak, Eren Eyüboğlu, Fahrelnissa Zeid, Komet, Mehmet Güleryüz, Neşet Günal, Nurullah Berg, Orhan Peker, Semiha Berksoy, Şükriye Dikmen, Ömer Uluç ve Yüksel Arslan gibi eserleri sergilenen sanatçıları anmayı amaçlamaktadır.
Bu ve diğer birçok 20. yüzyıldan günümüze Türk Modernizmi ve Post-Modernizmi yaratan sanatçıları kaybettiğimizi söyleyemeyiz; çünkü eserleriyle yaşamaya devam ediyorlar ve müzelerde, koleksiyonlarda, sergilerde ve galerilerde bıraktıkları mirasla kendilerini nesillere hatırlatıyorlar. Anma her zaman amacına ulaşır mı? Eserlerini gördüğünde toplum, sanatçının yaşamını sorgular mı? Siyasi ve ekonomik kritik dönemlerde yaşamları nasıldı ve bu resimleri hangi amaçlarla ürettiler? Bu kişilerin mutlu veya mutsuz anlarını, değişim ve dönüm noktalarını bilmek isterler mi? Bu eserleri incelerken bu sorular sorulmalı mı?
20. yüzyılda Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve kültürel tarihine baktığımızda, bu sanatçıların nasıl çalıştıklarını, eserlerini nasıl ürettiklerini ve bu dönemlerde nasıl yaşadıklarını bilmek aslında bir sosyal sorumluluktur. Bu sorumluluk, eserlerinin formu, içeriği ve estetiği karşısında çok belirgindir; zira bu eserler, günümüz sanat ve kültür kimliğinin bir varlığı olarak giderek daha fazla değer kazanmaktadır. Bu sanatçıların yaşamlarını vurgulamak amacıyla sergi, onların hayatları hakkında betimleyici bir yorum sunmakta; özellikle düşünceleri, görüşleri, duyguları, arzuları ve inançları üzerinde durmaktadır.
Bu, Leonardo da Vinci'nin "Güzellik hayatta yok olur, ama sanatta ölümsüzdür" sözlerine dayanmaktadır.
Sanatçılar, sanatçı olmaya karar verdikleri andan itibaren - belki de bu arzu genç yaşta ortaya çıkar - bir ömür boyu sanat üretme nedenlerini tanımlarlar. Genellikle şunları söylerler:
Sanatçı olarak hayat, zengin ve muhteşem bir yaşamdır, ancak aynı zamanda zor ve sıkıntılı bir hayattır.
Sanatçılar, yaratıcı bir kişi olarak bir yaşam sürmek isterler.
Sanat, hayatın zor zamanlarında güç verir.
Sanat, yaşamın değerlerini ve ideallerini belirleyen ve tanımlayan sembollerle iletişimimizdir.
Sanat, görsel dilin en yüksek seviyesidir; yaşam için sembolik etkileşim yaratır.
Sanat, Umut’un dilidir.
Sanat, insanların yaşamları arasındaki kırık köprüyü onarıp yeniden inşa eder.
Sanat, öz keşfin bir yolculuğudur.
Sanat, dünyayı işlemenin, güzellik ve acıyı anlamanın, kaos içinde anlam bulmanın bir yoludur.
Sanat, söylenemez olanı ifade etme olanağı sunar ve sessizliğe ses verir.
Sanat, sanatçının yaşam deneyimlerini tanımadığı yabancılarla paylaşmanın bir yoludur.
Sanat, bir bağ kurma teklifi, birlikte olmanın bir hediyesi ve acılarında yalnız olmadıklarına dair bir vaaddir.
Sanat, karşılıklı anlamın sürekli dinamik bir yaratımıdır. Eğer sanat izleyiciyi etkiliyorsa, bu aynı zamanda sanatçıyı da etkilemiştir.