“İNTERSECTİON”
Galeri x-ist yeni sezonda da gençleri desteklemeye , Türk Çağdaş sanatına taze ve yenilikçi bir soluk katmaya devam ediyor. x-ist üç genç sanatçıdan oluşan “İntersection” sergisiyle bu sezona merhaba diyor.
Seda Hepsev resim , Erkut Terliksiz resim / kolaj ve Melisa Önel fotoğraflarıyla x-ist’te bir araya geliyor.
“İntersection” sergisi 29 Eylül – 22 Ekim 2005 tarihleri arasında Galeri x-ist’te.
Galeri X-ist, 2. senesine üç genç sanatçı ile birlikte giriyor. Farklı disiplinler, grafik tasarım, tual resmi ve fotoğraf bu üç sanatçının temellerini oluşturuyor. Farklı medyalarıyla, bu çalışmalar, Türkiye’nin güncel sanattaki yeni arayışların bir özeti gibi..
Seda Hepsev, pop art’ı çağrıştıran temalarıyla yeni bir tual dilini araştırırken, yalınlaşan çizgiler ve boya kullanımıyla tualin bir grafik dile doğru yaklaşabileceğini gösteriyor.
Temelinde ironik bir bakış açısı ve kara mizah ile beslenen yapıtlar, kendini resimde arayan formlar ve sanatçılardan somut bir örnek olarak Seda Hepsev; bize sunduğu yalınlıkta, boyanın ötesinde, sürüş diline ve bir renk yapısına fazla takılmadan daha derinlere inmemize imkan tanıyor. İllüstratif yanlarının ön plana çıktığı bu resimler, bu sıfatların ötesine geçmeyi başarıyor.
Seda Hepsev’in tersine Erkut Terliksiz, grafikten ve genel bir grafik anlayışından daha ileriye giderek yapı bozucu, içinde “bad painting”ve “cut-up” öğeleri barındıran, daha çiğ çözümlemelerle, resmi daha üst boyutlara iterek bu sergideki yerini alıyor. Erkut, (klasik anlamıyla bir güzel sanatlar okulu’nun “resim” değil, “grafik” tasarım bölümündeki eğitimi sonucu) “alaylı” bir sanatçı.. Bu son derece yetenekli ve özgün İstanbullu grafik sanatçısının bu ilk sergisine yön gösteren uygulamalar ve hareketler, resimsel döngüsünü betimliyor.
Bu genç sanatçının gözü, çoğunluğun pek de merak etmediği günlük kişisel diyalogların o “vurucu anları”nın arayışında. Yapıtları, sade-günlük yaşamın mikroskobik kesitlerini, en taze ve en dışavurumcu şekliyle temsil etmeye çalışıyor.
Bugün karşımızda olan fotoğraflar Melisa Önel’in elinden çıktıklarını söylüyorlar bize. Renkli orta format fotoğraflar monokroma yakınlar. Aslında renkli fotoğrafın ülkemizde fazla kullanılmayan ve soyutlama imkânı veren tonların kullanılmıyla Melisa`nın fotoğrafları bir anda sıradan renkli fotoğrafların dışına çıkıveriyor. Bu özellikleriyle dünyada çağdaş fotoğrafın gittiği yöne yaklaşan fotoğraflarla karşı karşıya gelinildiği söylenebilir. Melisa`nın yeni işlerinde de belli bir hikâyenin varlığı söz konusu, ama bu fotoğraflar tek başlarına da ayakları üzerinde durabiliyor. Yine de bu, özgürce de varolabilen bu fotoğrafların bir araya geldiklerinde birliktelik oluşturmasına engel olmuyor. Anlatılan hikâye belli oranda sıkıntı duygusu barındıran ve belki de fotoğrafçının iç dünyasındaki değişimleri bize yansıtan bir hikâye. Sonuç olarak sorular sorduran ve merak uyandıran yeni fotoğraflar var karşımızda. Doğrudan olmasa da dolaylı olarak otobiyografik özellikler taşıyan fotoğraflar bunlar ve bu durum, anlatılan hikâyenin özgün olmasına katkıda bulunuyor.