KAIROS, 05.01.-17.02.2024 tarihleri arasında Kazım Şimşek’in “Direnç” başlığını taşıyan kişisel sergisine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar.
“Yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.” Kalabalık yaşamları iğneleyici bir cümledir bu, büyük salonlarda kurulan uzun masaları tiye alır Oğuz Atay. Sonu gelmeyen kalabalık yemekleri; kahkahalarla bölünen, tütün dumanıyla çevrili, muhabbetin asla bitmediği ve gecenin sonunda misafirlerin kendileri gibi sofranın da kötü bir natürmorta dönüştüğü debdebeli yaşamları alaşağı eder. Öte yandan çok incelikli bir söylemdir de, yalnızlığı yeniden sorgulatır bize. Kimsesiz yalnızlık başkadır, kalabalıkta yalnızlık başka; yalnız bırakılmak veya tahammülsüzlükten ötürü yalnız kalmak bambaşka..
Kazım Şimşek’in KAIROS’ta gerçekleşen ilk kişisel sergisi Direnç de tıpkı böyle çatallaşmış bir yol ağzında beliriyor. Eylemin kendi sınırları, onun etrafını saran gerçeklikle beraber iyiden iyiye bulanıklaşıp kendi fenomenini doğuruyor: Varsıllığın ve yoksulluğun sınırlarını belirleyen bu tragedya, varoluşun acımasızca anlamsızlaştığı bir evrene dönüşüyor. Bu evrende kendi kendini aşamamanın çaresizliği kahramanları yıkıcı olmaya iter; hedef çevre olmasına rağmen yaşanan özyıkımdır.
Şimşek’in kurduğu sahneler, aslında bir “son sahne”. Kompozisyonun sağ merkezine yerleştirilen kişiler, objeler hatta “olaylar” son raddesine erişmiş, perde kapanmadan tam önceki an’a işaret ediyor. Direnç; izleyicinin, ressamın ve toplumun binbir kırık parçasına dönüşmüş bireylerin paylaştığı çaresizliğin bir kesiti. Aynı zamanda tamamen insani; kalpten gelen bir tıkırtıya kulak vermemizi istiyor: Yaşayarak hayata mı yoksa ölüme mi direniyoruz?