Sanatçının 2010’da gerçekleşen ‘’RUHUN PERDESİNİ AÇMAK’’ başlıklı kişisel sergisinin devamı niteliğindeki 2011 sergisi, ‘’Işık yoksa renk de yoktur’’ saptamasından yola çıkarak başladığı ve Geleneksel Kültür, sufizm, kuantum, yatay dikey hareketler ile renk enerjilerinin birbirleriyle ilişkilerini, RGB, CMYK renk uzaylarını, genel olarak ‘’HİÇ’’ kavramında irdelemeye devam ettiği özgün dışavurumlardır.
Sanatçı, O dünyayı, modern bir formda düşleyip, ezber dışı yeniden yaratarak, kendine özgü soyut bir yolculuğa herkesi davet ediyor...
İzleyiciyi, Musalla Taşında Biraz Düşündür(t)mek İstiyorum…
Zulme uğrayan, zulm edilen veya diğer terminolojiyle söyleyecek olursak ezen, ezilen çelişkisinde zulm edilenden, ezilenden, insan onurundan yana tüm inançların Allah’a yakarışını din, dil, ırk farkı gözetmeden, tasavvufun dinselden çok farklı ve derin kavramlarıyla düşündür(t)mek istedim...
İnsanlığın içinde bulunduğu felaketlerin, savaş, açlık, baskı ve sömürünün doruğa çıktığı, günden güne şartların daha da ağırlaştığı günümüzün madde dünyasında, bu felaketlere paralel, şatafat, israf ve tüketim ekonomisinin paralelliğinde yaşarken, ardımızda bıraktığımız zamana bakıp onun ‘’HİÇ’’liğinin farkına varmadıkça, sömürü bitmeyecek ve insanlık onuru da ayaklar altında çiğnenmeye devam edecektir…
İhtiras, hırs, biriktirme arzusu.. insanlığın ayağa kalkmasının önündeki engellerdir..
‘’Düşünüyorum Öyleyse Yokum..’’ Paradoks Budur..
Bu sergide, belki ‘hiç’ o cepheden bakmadığımız/ bakamadığımız/ bakmak istemediğimiz için şaşırtan, sarsan ve izleyeni zaman zaman pişman ve rahatsız edebileceğini de düşündüğüm objeleri bu paradoks içinde izletiyorum.
Evren sonsuz yaratıcının suretinden izler/deliller(mi) taşır. Göktekini kavramak, yerdekini anlamakla/(mı) olur.
Objelerim, bu ve benzeri düşünce temrinleri yaratmaya yöneliktir.
Tasavvuf'un tasavvuru, insanlığın başlangıcı kadar eski, dinselden çok farklı ve derindir. Bütün ilahi kitapların bağlı olduğu kökle birleşir;
Esma-ül Hüsna’dan Esmalar, Hüsnalar taşır…
Tüm kutsal metinler hor ve hakir görülenden, 'acz' içindekinden, ezilenden yanadır.
Bu aynı zamanda insanın da öyküsüdür.