“Yeni sanat eski sanat diye bir şey yoktur. İyi ve büyük sanat, kötü ve küçük sanat diye bir şey vardır. Esasen bence ne figüratif ne de non figüratif yoktur. Ortada bir sanat fenomeni vardır” / Sabri Berkel
Galeriler dünyasına Komet’in suluboyaları ile iddialı bir giriş yapan Z & D art gallery, ikinci sergisinde bir başka ustayı, Sabri Berkel’i sanatseverlerle buluşturuyor. 14 Şubat’ta açılacak sergide sanatçının çeşitli dönemlerde yaptığı 48 deseni yer alacak.
1907 Üsküp doğumlu Sabri Berkel, ayrıntıcılığı ve mükemmeliyetçiliği ile dikkat çekmiş ve Türk sanatının gelişmesi için büyük sorumluluklar yüklenmiş bir ressam ve eğitmen...
Belgrad Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki eğitiminin ardından 1929-35 yılları arasında Floransa Akademisi’nde sanat eğitimi alan Sabri Berkel, 1935’de Türkiye’ye yerleştikten sonra çeşitli okullarda resim öğretmenliği yaptı. 1939’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyeliğine atandı; Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği ve d Grubu gibi oluşumlar içinde yer aldı.
1947 yılında Milli Eğitim Bakanlığı adına araştırma yapmak üzere gittiği Paris’te Andre Lhote atölyesindeki çalışmaları izlemek sanatında bir dönüm noktası oldu; o güne kadar tercih ettiği gerçekçi anlatımdan sıyrılarak geometrik biçimlere, çarpıcı renk lekelerinin uyumunu araştıran natürmort ve manzara resimlerine yöneldi. Ardından, kübizm sonrası gelişmelere yönelik çalışmalara ve kaligrafik soyut anlatıma geçti. 1963-1970 dönemi eserlerine ise taşizm (lekeci) ve “geometrik soyutlamacı” tarz damgasını vurdu.
Sanatçının klasik sanat eğitiminin sağlamlığı ve derinliği kompozisyonlarındaki en dikkat çekici özelliklerdendir; soyut dışavurumcu tarzdaki eserlerinde göze çarpan titizlik o kadar doğaldır ki izleyiciyi zorlamadan bir bütün olarak resmin kendisine yöneltir.
1961’de 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde resimde birincilik ödülünü alan, ulusal-uluslararası çeşitli sergilere, Venedik, Sao Paolo gibi bienallere katılan Berkel, 1981 yılında İstanbul’da ilk özel sanat eğitimi veren bir grup genç akademisyenin kurduğu ve Nurullah Berk’in de içinde yer aldığı İstasyon Sanat Evi’nde atölye dersleri vermeye başladı. 1993’deki vefatına kadar burada resim bilgisini genç kuşaklarla paylaşırken soyut resmin en özgün örneklerini vermeye devam etti.