Galeri 77 yeni sanat sezonuna Sedat Girgin’in “Bu Ben Değilim” isimli solo sergisiyle başlamanın heyecanını duyuyor. Uzun bir aranın ardından gerçekleşecek bu yeni kişisel sergisiyle Girgin, aidiyet ve kimlik olgularını sorgulayan yepyeni çağdaş sanat eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, ağırlıklı olarak sanatçının son dönem tuval üzerine akrilik ve yağlıboya çalışmalarına odaklanırken bir yandan da pandemi sonrası üretmeye başladığı ve kendi tabiriyle “üç boyutlu resim” olarak adlandırdığı çelik üzerine akrilik çalışmalarını içeriyor. Sanatçının çağımızda üstümüze giydiğimiz yapay kimlikleri, bireyin kendini özel ve ayrıcalıklı hissettirme arzusu ile gerçekliklerimiz arasındaki tezatlığı güçlü bir nüktedanlık ile ele aldığı sergi 19 Eylül – 26 Ekim tarihleri arasında Galeri 77’nin Karaköy’deki mekânında ziyaret edilebilir.
“Ama ben neden şu ana kadar farkına varmadan yaşadığım bu yabancılığın artık bana içten içe yakıcı bir ateş gibi işlediğini anlamıştım. Huzursuzluğumun kaynağı, benden kopmuş olan bir hayatı birleştirmek isteyişimdi.”
Albert Camus - Yabancı
Yabancılaşma; insanın özünden, emeğinden, doğal ve toplumsal çevresinden koparak bunların tahakkümü altına girmesini simgeler. Sedat Girgin’in “Bu Ben Değilim” sergisinde bu tema, güçlü sembolizm ve deformasyon anlayışıyla kendini gösterir. Desen ve çizim, sanatçının anlatım dilinin temel taşlarını oluşturur; bu nedenle referanslara bağlı kalmaksızın, tamamen imgesel bir yaklaşımla eserlerini yaratır. Sanatçının formları, akademik anlamda anatomik veya perspektif kurallarının dışına çıkar, figürlerde ve mekânda yarattığı deformasyon onları zamanın izinden ve gerçek hayatın referanslarından soyutlar. Sanatçının kendine has üslubuyla yarattığı bu deformasyonlar yalnızca sanatçının andaki duygularını ifade eden bir anlatım biçimi görevi görmez aynı zamanda izleyicinin kendi duygularını esere dahil ederek eserler ile kurduğu etkileşimini genişletir.
Sedat Girgin’in eserlerindeki sembolizm, bazen evrensel anlamlara kapı aralarken, bazen de derinlemesine kişisel yorumlara referans verir. Bu bağlamda, sanatçının eserlerinde kostümlü figürler, insanın kendini farklı gösterme çabasının bir temsili olarak sıklıkla karşımıza çıkar. Figürlerin boyunlarındaki beyaz yakalıklarla sanatçı, sanat tarihindeki portre resim geleneğine gönderme yapar ve bireyin kendini özel ve ayrıcalıklı hissettirme arzusu ve gerçekliklerimiz arasındaki tezatlığı güçlü bir nüktedanlık ile alır. Sanatçının semboller ile yarattığı ironi, hareketin simgesi olan tekerleklerin işlevsiz ve âtıl hale getirilmesi, kanatları olmasına karşın uçamayan kuşlar, korunaklı, ancak bir o kadar da kırılgan yapılarıyla yumurtalar ve deforme olmuş figürlerin çirkinliğinden açan çiçeklerle devam eder. Girgin’in eserlerinde anlam izleyiciye didaktik bir biçimde sunulmaz; aksine, dikkatli bir gözle bakıldığında, resmin kendi içindeki unsurlar arasında bir keşfe davet eder.
Sedat Girgin, belki de varoluşunun kaçınılmaz bir sonucu olarak “Bu Ben Değilim” sergisinde günümüz insanının derin içsel çatışmalarını, kimlik arayışını ve toplumsal yabancılaşmayı çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. “Bu Ben Değilim”, Girgin’in kendine has sembolizmi ve güçlü desenleri ve deformasyon anlayışıyla, izleyiciyi sadece estetik bir deneyime davet etmez, aynı zamanda kendi yabancılaşmasının kaynağına bakmaya zorlar.