Özgün yorumlamalarında, geçmiş zaman imgelerini modern formlarla ortaya koyan Serdar Tekebaşoğlu, 1990 yılından beri açtığı kişisel sergilerine bir yenisini ekliyor. 9 Aralık – 30 Aralık 2004 tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi’nde izlenecek sergide sanatçının porselen çalışmaları dikkat çekiyor.

Ateşin ve barışın temsilcisi olarak nitelendirdiği porselende vücut bulan torslarında, sanatçının çıkış noktası o dönem içindeki duygulanımı oluyor. Yaşanmışın, yaşanıyor olanın ve geleceğin belirsizliği, heykellerin yalın ve şiirsel bir anlatımla şekillenmesine neden oluyor. Porselen inceliğinde biçimlenen gizemli bedenlerde yeniden hayat bulan mitoslar, sanatçının doğaya ve doğanın güçlerine bağlılığı ile özdeşleşiyor. Şekillendirmesini bilen için çekiciliğini koruyan bir form olan insan bedeni üzerinde, malzemenin sağladığı olanaklarla kendi düş dünyasının sınırlarını zorluyor. Hem malzemenin hem de heykelin kendi içindeki gelişimleri bir bütün olarak algılanıyor. Bitmemiş ya da uzuvları eksik heykeller tamamlama arzusu ile izleyenin düş dünyasını harekete geçiriyor. İnsan vücudunu ele alıp keyfince oynayan, deforme eden sanatçı, fantastik eklemeler olarak yorumlanan melek kanatları ile abartılı ama kendine has bir estetik anlayışı ortaya koyuyor.

Boşluğa direnen kadın ve erkek bedenleri üzerinde renk ve malzemenin kendi içindeki hareketi söz konusu oluyor. Sanatçı, porseleni tüm kırılgan ve kaprisli hallerine karşın, büyük bir titizlikle işliyor. Renkli renksiz katmanlar, boşluklar, içe ya da dışa yönelmeler düşüncelerle sezgiler arasında gelgitlere neden oluyor. Bir kabuk gibi iskeleti kuşatan teni ya da teni taşıyan iskelet sistemini, kusursuz bir anatomi bilgisi ile bir araya getiriyor. Temel biçim ve ölçekler dahilinde, beden yüzeyleri sürekli değişim geçiren, şekil değiştiren bir kafesle kuşatılıyor.

Heykel sanatını yenilikçi çalışmalarla farklı bir boyuta taşıyan Serdar Tekebaşoğlu’nun heykelleri 9 Aralık – 30 Aralık 2004 tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi’nde izlenebilir.