KİM DON KİŞOT?
Şerif Kino Resminde Don Kişot Kimliği
Ümit Gezgin ( Sanat Eleştirmeni)
Kimdir gerçekten Don Kişot? 17. yüzyılda yaşamış küçük bir İspanyol kişizadesi mi; yoksa gerçekten çağının çarpık gerçekliğinin bilincine
varmış bir yüce bilgi kişi, sanatçı mı?.. Miguel de Cervantes Saavedra
(1547-1616 romanı Don Kişot, yazarın serüven dolu hayatından bir kesit olduğu kadar, aynı zamanda çağının verili değerleri ve haksızlığına karşı başkaldıran kahraman bir birey olarak da karşımıza çıkar. Sanşo Panza ise, Don Kişot`un yardımcısı olduğu kadar, kurulu düzene ve hedonist alışkanlıklara adapte olmuş günübirlik insan realitesidir. Ya Dulcinca?.. O bir idealdir, hedeftir, yozlaşmaya başlamış saf gerçekliğin formudur ve bir sevgilidir aynı zamanda..
Cervantes`ten önce de Don Kişotlar, Sanşo Panzalar ve Dulcinealar yaşadı,
şimdi de yaşıyor. Ölümsüzleşen ve klasikleşen bu eser tarih boyunca
sadece edebiyatçıların değil, ressamların, heykeltraşların da ilham kaynağı, yol göstericisi olmuştur, olmaya devam etmektedir. Bu tarihsel veriyi kendi zemininden alarak günümüze getiren ve onu estetik bir gerçeklik içinde özgün platforma taşıyan sanatçılardan biride ; günümüz çağdaş Türk resminin özgün öncülerinden Şerif Kino. Sanatçı Don Kişot`un söylence boyutunda kalan hikayelerinin ve hayat öyküsünün izini kendi estetiğinin özgün
boyutlarında sürdürmesinin yanında, daha çok günümüz çağdaş versiyonunun ve
açılımının peşine düşmekte; bir `ben varlık` olarak Don Kişot`un `çağdaş yel
değirmenleri` ile olan olası mücadelesini resimsel anlatımının odağına yerleştirmektedir.
Bu yerleştirme ifadesi kendi resimsel kalıpları ve estetik açılımı boyutlarında olmaktadır Şerif Kino. Desen ve tuş tekniğini pastele açık
bir netlik noktasında kuran sanatçı, merkeze aldığı kahramanımız postmodern
Don Kişot`u türlü çağdaş mitlerin içinde savaşırken gösterme ve anlatma
yöntemini estetiğinin temek dinamiği olarak kurgulamaktadır. Anlatım
tarihten güncelliğe ve geleceğe taşınmakta ve çoğu zaman Don Kişot bir
tarihsel kahraman boyutundan sıyrılarak sanatçının kendisiyle
özdeşleştiği bir çağdaş söylen kişisine, giderek de sanatçının günümüz dünyasındaki kuşatılmışlığı içinde kendi öz varlığını arayan yenileşmeci, atılımcı,
yol gösterici karakterine bürünmektedir. Bu yönüyle Don Kişot ve Don Kişot`luk; başkaldırı estetiği, öncülük ve yenilik olarak karşımıza çıkmakta; tarihsel kimlik ve geriplanı günümüzün kozmopolit egemenliği içinde, iğdiş edilmiş kimlik ve insanlık karşısında bir sanatçı başkaldırısı olarak önümüzde konuşlanmaktadır.
Karşımızda kendi yaratıcı varlığıyla özdeşleştirilmiş, sanatçı
ben`inin açılımı boyutlarında bir Don Kişot durmaktadır artık. Tekniğinin her
ifade ve anlatımı kuşatan sıcaklığı, tonların geçiş ve tuvale yayılan boyutu; öyküyü ve kişiyi imlediği kadar ve derinlemesine çok boyutlu bir hikaye dile getirdiği ölçüde bize aynı zamanda çağdaş bir mit olarak da
yansımaktadır. `Bir Zamanlar Amerika`, `Yol Ayrımı`, `Kahve Falı`, `Çizgili Sandalyedeki
Nü` vb. eserlerinde sanatçı günümüz dünyası içindeki olgulara yönelik
eleştirel boyutu da olan bir serüveni sonsuz kılmak istediği bir estetik
disiplin içine yerleştirir. Bu estetik disiplin özgün bir yeniden kurgu
ve anlatımdır onun için. Her bir tuvali Don Kişot kimliğinde geçmişereveranslı olsa da, daha çok kendi kimliği bütünlüğünde günümüzün çağdaş değerlerini, olgu ve görüntülerini; kısacası gerçekliğini imler, işaretler ve onların
içinde kendi realitesini arar.
Sıcak, soğuk geçişleri, espası değerlendirme mantığı ve tuş
tekniğindeki ustalık onu çağdaşları arasında önemli bir yere yerleştirir. Özgün kurgu bizi yaşadığımız dünyanın gerçekte ne kadar absürd ve evet Don Kişot`un saldırdığı yer değirmenleri gibi saçma ve bağlamından kopmuş bir dizge olduğunu da anıştırır. Kino anlatımını dolaylı bir imin içinde sürdürür ve kompozisyonunu alabildiğine yayarak genişletir. Resim disiplini içinde yer alan figürler ve mekan kurgulamaları akademik bie disiplin noktasında kendi özgünlüğüne koşut bir naif de olabilen fantastik-realist anlatım boyutlarında dönüşümünü tamamlar.
Geçişli bir renk skalası, figürlerin ve mekanın değerlendirilme biçimi
çoklu bir kompozisyon boyutlarında işler. Sanatçı merkeze yerleştirdiği
kurgu kahramanla birlikte bize estetik bir açılım sağlamanın yanında;
kendine özgü bir zamansal süreci de yaşatır: döngüsel bir zamandır
resimlerin kendine özgü dünyasında yer alan zaman; geçmişi ve şimdiyi
bir arada değerlendirir ve kuşatır; bu yönüyle de sanatçı zaman sarkacını geriye ve ileriye doğru Don Kişot kahramanını içselleştirerek ve yeniden çağdaş mitsel yapı içinde kurgulayarak çoğaltır. Sonuçta ortaya bizi etkileyen
bir estetik yapı çıktığı kadar, tedirgin de edebilen ama bütün bu sarkacın dışında estetik özgünlüğe ve anlatıma karşı takdir de edeceğimiz bir
model ortaya çıkar. Ve böylece Şeirf Kino`nun çağdaş Türk resmi içindeki
konumunu belirginleştiren açılım kendisini daha net ortaya koyar.
17-30 Nisan 2004 tarihleri arasında Temore Sanat Galerisi`nde Kino`nun serüvenine katılmak mümkün.