ABD Suluboya Sanatçıları Derneğine kabul edilen ve bir eseri de Sayın Hillary Clinton’un koleksiyonunda bulunan Türk Ressamı VAHAP DEMİRBAŞ
Suluboya tekniğinde ilk defa rengin ve saydamlığın ön plana çıktığı şiirsel bir naif doku elde eden sanatçı, ABD ve Stockholm Etnografya Müzesinde açılan sergileriyle kendini yurt dışında da kabul ettirmiş bir suluboya ressamı.
Bu çalışmalarında tekniğin ayırıcı özelliğini temel amaç olarak benimseyen sanatçı, dolayısı ile suluboyanın kontrolsüz yayılma ve renk sorununu tamamen ortadan kaldırdı.
Konularında Anadolu kültürü, kaybolmaya yüz tutmuş eski güzellikler, çocuk oyunları, geleneksel düğünler, eğlenceler, halen eski evlerin değişmeyen estetik haritası formları gibi bir çok konular yer alır.
Vahap Demirbaş, suluboyanın akıcı, ışıklı ve saydam yapısını ustaca kavrayarak kendine özgü biçemini yaratmıştır. Böylece düş dünyasında gezinen izleri, kağıdın sır dolu yüzeyi üzerinde, zarara uğratmadan örtüştürmeyi başarmaktadır.
Sanatçı, konularını zamanın yıkıp geçtiği günlük yaşamın düşsel görüntülerinden seçmiştir. Safranbolu’nun duvarlarında kuru biber asılı cumbalı evleri, mahalle aralarının pazarcıları, köprülerin gölgesinde seksek oynayan uçurtma uçuran çocuklar, sokak aralarında halı silkeleyen kadınlar. Ayrıca yeni çalışmalarında, tüm bu görüntülere yıllardır şairlere, yazarlara, ressamlara esin kaynağı olmuş, İstanbul’un tarihi Kız Kulesi ve Haydarpaşa Garı’nı da eklemiştir. Boğazın karanlık sularında emeğini kazanan balıkçıların hüzünlü türküleri duyulur buğulu renklerin arasından…
Sanki bir başka zamanın İstanbul’u biçimlenir renklerin ışıklı dünyasında…
Vahap Demirbaş, puslu havasında martıların dolaştığı, sevinci-hüznü, umudu-umutsuzluğu bir araya getiren bir İstanbul resimlerken, çocuksu düşlerin suya yansıyan görüntülerine bırakır fırçasını özgürce...