“Gıt, bak, gıt, bak, bak, gıt, bak, gıt, bak, gıt...”
Dillere destan tarihi, devasa orduları ve efsanevi savaşlarıyla dünyayı dize getiren Büyük Roma İmparatorluğu, eski, güçlü günlerini geride bırakmış, yüzyıllardır süren German saldırılarına zor direnirken, haşmetli ecdadının aksine devleti sorumsuzca yönetip kurtuluş umutlarını söndüren son imparator Büyük Romulus’un tek derdi var: Tavuklarının yumurtlayıp yumurtlamadığı.
“Benim siyasi görüşüm bu: Hiçbir şey yapmamak!”
Yıl M.S. 476… Deli olduğuna inanılan bir İmparator... Entrikacı bir İmparatoriçe… Tiyatroya kafayı takmış bir Prenses... Kilometrelerce koşarak önemli bir haber getirse de bir türlü İmparator’u göremeyen bir asker… Tam takır kuru bakır bir hazine… Yeni bir icat... Bir pantolon imalatçısı… Kümese dönmüş bir saray. Ve tavuklar! Her yerde ve her yerde tavuklar.
“Evet, tavuklar hakkında konuştuk.
Şimdi de halklarımız hakkında konuşalım.”
Germanların ayak sesleri başkente yaklaşırken, kızı düşmana esir düşen nişanlısının ardından ağlarken, karısı devletin bekası için çözümler ararken kılını bile kıpırdatmayan imparatorun en yakınlarından bile sakladığı bir planı var ve bu plan tıkır tıkır işlemekte...
“Yüzyıllardır devlete o kadar çok şey feda ettik ki artık devletin bizim için kendini feda etme zamanı geldi.”
Ömürlerini yemlenerek, dışkılayarak, yumurtlayarak sürdüren tavuklar ve son Roma İmparatoru “Büyük Romulus”… Her türlü tuhaflığa gebe bu birliktelikten doğacak kahkahalar... Kümes telleri arkasından bakakaldığımız vicdan ve adalet ise uzak bir ülke...
“Bir devlet, cinayet işlemeye hazırlanırken kendine daima vatan adını takar.”
Takvim yapraklarıyla oyun oynamayı seven Tiyatro Hayali, bu kez, dahi yazar Friedrich Dürrenmatt’ın “Büyük Romulus” adlı oyununu “Çok Büyük Romulus” adıyla sahneye taşıyor. Yazarın zekasını, dram sanatındaki ustalığını ve uzak görüşlülüğünü konuşturduğu eser; Tiyatro Hayali’nin genç ve dinamik yorumuyla, tavuklarla oyun karakterlerinin iç içe geçtiği, tüylerin havada uçuştuğu, çılgın müziğin ve capcanlı renklerin birbirine karıştığı neşeli bir şölene dönüşüyor.
“Komedya bizim durumumuza daha uygun.”