El, ayak ve ağız hastalığı, son dönemlerde özellikle okul sezonunda sıkça rastlanan çok bulaşıcı bir viral enfeksiyon olarak karşımıza çıkıyor. Hastalık adını, ellerde, ayaklarda ve ağızda meydana getirdiği yaralar ve döküntülerden alıyor. Bu döküntüler aynı zamanda sırt, göğüs, kol, bacak ve cinsel organlar gibi farklı bölgelerde de görülebiliyor. Genus Pharma Medikal Direktörü Uzman Dr. Orkan Karaca, hastalığın ilaç tedavisinin bulunmadığını vurgulayarak, enfekte bireylerle temastan kaçınılması ve hijyen kurallarına tam uyulması gerektiğine dikkat çekti.
El, ayak ve ağız hastalığı, genellikle Nisan-Haziran ve Ekim-Aralık ayları arasında, bebekler ve çocuklar başta olmak üzere yetişkinlerde de görülen virüs kaynaklı bir enfeksiyondu. Hastalık, elleri, ayakları, ağızı ve bazen cinsel organları ve kalçaları da etkileyebilen viral bir enfeksiyon olarak son zamanlarda sıkça rapor edilmiş. Uzm. Dr. Orkan Karaca, 1948'de tanımlanan bu hastalığa, Poliovirüs, Echovirüs ve Coxsackie virüsü ailesinden bir virüsün neden olduğunu belirterek, vakaların %90’ından fazlasının 5 yaş altındaki çocukları etkilediğini söyledi. Karaca “Enterovirüs 71 ve Coxsackie virüs A16, salgınlara yol açan en yaygın virüs türleri arasındadır. Virüs, enfekte bireyin mide-bağırsak veya üst solunum yollarından saçılan parçacıklarla diğer insanlara bulaşmaktadır” dedi.
El Ayak Ağız Hastalığı Artışta
Dr. Karaca, enfeksiyonun 3 ila 6 gün süren bir kuluçka döneminden sonra, hastalığın ilk haftasında en bulaşıcı evresine girdiğini açıkladı. Karaca konuşmasında “Virüs yutulduktan sonra bağırsak ve boğazdaki lenf dokusunda çoğalır, ardından bölgesel lenf düğümlerine yayılır. Hastalık her ne kadar yıl boyunca ortaya çıkabilse de yaz ve sonbahar aylarında daha sık görülür. Yüksek sıcaklık ve nem gibi meteorolojik faktörlerin hastalığa duyarlılığı artırmaktadır. Bölgesel ve mevsimsel salgınlar nedeniyle küresel çapta bir halk sağlığı sorunu haline gelen el, ayak ve ağız hastalığı, halk sağlığı üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır” dedi.
Hastalığın belirtileri genellikle boğaz ağrısı, ateş, halsizlik ve iştahsızlık ile başladığını belirten Uz. Dr. Orkan Karaca, “Ateşin ardından, üçüncü gün civarında ağız içinde su dolu ağrılı döküntüler ortaya çıkar. Dr. Karaca, nadiren de olsa kalp kası iltihabı, akciğerde sıvı birikimi ve beyin zarı iltihabı gibi ciddi komplikasyonlar meydana gelmektedir.
Semptomların genellikle hafif olmasına ve enfeksiyonun kendi kendine sınırlanmasına rağmen, kontrol altına alınmayan vakalar doku ve organlara yayılabilir, bu da geniş çaplı hasara neden olabilir” dedi.
Tedavi Yöntemleri ve Korunma Yolları
Dr. Karaca, şu an için hastalığın nedeni ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisinin bulunmadığını, ancak belirtileri hafifletmek için tedavilerin uygulandığını belirtti. Karaca konuşmasında “Semptomların genellikle 7 ila 10 gün içinde geçtiğini, ancak ağrı, ateş ve diğer semptomlar devam ederse mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğini vurgulamıştır. Hastalığa karşı en etkili korunma yöntemi, enfekte bireylerle temastan kaçınmak ve hijyen kurallarına tam olarak uymaktan geçtiğine dikkat çekti.