Cumhuriyet`in ilk yillarinda caddenin adi “cadde-i Kebir”ken “Istiklal caddesi” olarak degistirilmistir ama, kentsel gerçeklik boyutlarinda bu yeterli görülmemis, Cumhuriyet`in coskusunu, Kurtulus Savasi`nin öyküsünü yeni kusaklara daha çagdas bir dille, bir anitla anlatmanin, daha da anlamli olabilecegi düsünülmüstür. Bu görüsle de halkin bir yandan parasal katkisini saglamak için girisimlerde bulunulurken, öte yandan ünlü Italyan yontucu Pietro Canonica yapim için çagrilmistir. Iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha (Bengütas) Hanim`in yardimlariyla, anit 1928`de tamamlanmistir.
Açilista, çevre düzenlenmemistir; bombos bir alanin ortasinda yer almistir. Dönemin ünlü mimari Mongeri, dairesel bir düzen kurar ve Taksim`de anitiyla, yoluyla bir meydan haline dönüsür. Anit, 11 m yükseklikte pembe ve yesil renkli mermerle kapli, dört yüzünde sivri kemerlerle belirlenen, küçüklü büyüklü, açili kapali nislerden olusturulan dikdörtgen bir kitledir. Yarim daire ve yay parçalarindan olusan genisçe bir taban üzerinde yükseltilmistir.
Kapali nislerin içleri bir hayli kalabaliktir: Bir yüzde Kurtulus Savasi`ni gerçeklestiren halk, askerler, kumandanlar, Mustafa kemal, Ismet ve Fevzi Pasalar; öteki yüzde de Cumhurbaskani Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi üyeleri, ögrenciler ve halk bulunur. Diger iki yüzde de, sancak tutan kahramanlar, madalyon içinde, savasta erkeklesen Türk kadinlari yer alir. Bu basarili kompozisyonlar, savastan barisa, yokluktan Cumhuriyet`in parlak gelecegine geçisi inançli bir coskuyla vurgulamistir.
Kaynak: www.beyoglubeyoglu.com