Cumhuriyet Dönemi İstanbul`u-2

Atilla Yücel

İstanbul Rehberi İstanbul Yazıları Cumhuriyet Dönemi İstanbul`u-2

Bu gerilim boyutuna bağlı olarak, kentin kentsel kimlik açısından ve tarihsel gelişimi içinde göreli de olsa BUGÜN`ü temsil eden bu kısa dönemi açıklayabilmek için başvurulabilecek temel kavramlar, SÜREKLİLİK ve DEĞİŞME kavramları olmaktadır.

Onlarca yüzyıl boyunca yerleşme sınırları çok az değişen; aynı değerlendirmenin nüfus açısından bile yapılabildiği; buna karşılık coğrafyası ve mekanıyla, biraz da başında hep taşıdığı emperyal hale ile bir efsanevi imgeler bütününe de hep sahip olagelen bu kentin tüm bu özelliklerinden kalan ve yarına taşınacak olan bir şeyler var mı?

Söz konusu gerilim salt kutupsal güçlerin bir ilişki ortamı olmayı mı sürdürüyor? Yoksa kaçınılmaz bir KIRILMA mı gerçekleşti? Bu kırılmadan yine de yarına kalan bir şeyler var mı? Yoksa yeni ve öncesi olmayan bir gerçekliğin sıfır noktasında mı duruyoruz? Bu olgular kentin özgül gerçekliğine mi ait; yoksa Modernizm`e, Modernite`ye ya da salt teknolojik bir maddesel uygarlığa ait göstergeler midir?

Bu ve benzeri soruları bir ölçüde yanıtlamak için  1900`lerden 2000`e doğru giderek keskinleşen gerilim uzayı içinde iç farklılaşmaları, ortamdaki göreli sürekliliklerle olası süreksizlik -ve giderek- kırılma anlarını, mekansal, yaşamsal ve kültürel göstergeleri aracılığıyla belirmeye çalışmak yol gösterici olacaktır.

Siyasal açıdan Cumhuriyet her ne kadar ülkenin kurumsal yapısını etkilemek bakımından belirleyici bir konuma sahip olsa da ve giderek İstanbul açısından bu, 1600 yıllık başkentlilik statüsünün sone ermesini belirleyici bir önem taşısa, kentlerin ve giderek toplumların yaşamlarını siyasal olgular ve onların kronolojik ifadeleriyle tanımlamak mümkün olmadığından, İstanbul`un 20. yüzyıldaki büyük yapısal değişmelerini de dönemsel tanımlarla ifade etmek için daha bağlamsal açıklamalar gerekmektedir.

Bu çerçevede ele alındığında, kentin bu yüzyıl içinde mekansal/toplumsal yapısındaki büyük dönüşümün yüzyıl ortalarıyla belirlendiği görülmektedir. 20. yüzyılda ülkeler ve kentler için kendi içinde çok bütünleşik ve ve çok kalıcı dönemlerden söz etmek ve bu kalıcılığın belirleyici bir konjoktür sonucunda birden bire değiştiğini söylemek pek doğru olmamaktadır. Buna karşılık göreli olarak daha homojen bir dönem içindeki iç gerilim ve değişme dinamiklerinin, söz konusu konjoktürel koşullara bağlı olarak belirli tarihsel olgular ve tarihsel AN`lar çevresinde anlamlı bir birikime ulaştığı ve bazı durumlarda sözü edilen hızlı DÖNÜŞÜM, DEĞİŞME, SÜREKSİZLEŞME ve hatta KIRILMA olguları ortaya koyduğu görülmektedir.

II. Dünya Savaşı sonrasının 50`li yıllarla somutlaşan ortam koşulları, İstanbul`un kentsel gerçekliği açısından bu tür konjoktürel dönemecin ve gerek fizik mekan, gerek kentin yaşamsal boyutları açısından bir tür kırılmanın belirleyicisidir.

Ama yukarıda da belirtildiği gibi, yüzyılın ilk yarısı ve ikinci yarısı gibi iki ana kategori içinde faklılaşan bu iki dönemi, ikincil özellikleri açısından ayırt edilebilir alt dönemlere bölmek mümkündür. Giderek, yüzyıl ortasının dönemecinin yarattığı esas kırılmanın 50`lerde değil 80`lerde gerçekleştiği de söylenebilir.

Kaldı ki yüzyıl başı ile 20`li, 40`lı, 50`li yıllar arasında gelişen süreç, 1830`lardan, 1850`lerden başlatılabilecek bir kurumsal dönüşüm sürecine de bağlıdır ve bunun mekansal/kültürel yansımaları da kendi içinde sürekli ve "tedrici" gelişen bir değişme dinamiği içermektedir. Ancak bütün bu tarihsel kavrayışa karşın ve bunlara da dayanarak, Müterake yılları ile bugün arasındaki kentsel ortamı sorgulayıp açıklamakla sınırlı bir proje çerçevesinde, sorgulana dönemi iç süreklilikleri, farklılaşmaları, dönemselleşmeleri ve her birinin içerdiği ortam özellikleri ve bunların belirtileri aracılığıyla açıklamak, bir sergi projesinin temel dayanaklarını ve yapısını teşkil edebilir.

Bu çerçeve içinde ve kenti kuruluşundan bugüne tarihsel bir gelişim olarak ele alan bir sergi kurgusuna bağlı olarak söz konusu dönem, kendi aralarında az ya da çok önemli farklıklılar içeren dört alt dönemin ortam ve ürünleri bağlamında sunulmaya çalışılmıştır. Bunların, kesin başlıklar ve aralarında geçirimli ilişkiler bulunmayan kategoriler belirlemediğinin altı bir kez ada çizilerek;

MÜTAREKE YILLARI: Özelde 1918-1923, özdeyse 1900`lerle 1920 `ler arası,
"ERKEN CUMHURİYET" YILLARI: 1920`lerin ortalarından Savaş sonrasına (1948-50`lere) kadar,
"SAVAŞ SONRASI" DEĞİŞİM DÖNEMİ: 1950`lerden 1980`lere (METROPOLİTEN İSTANBUL),
1980`den bugüne, MEGAPOLLEŞEN İSTANBUL,
olarak ifadesi mümkün görülmektedir.

Mütareke Yılları (1910`lardan 1923`e)

Mütareke İstanbul`uyla özdeşleşen simgesel görünüm, her ne kadar limanda demirleşmiş yabancı savaş gemileri resimleri olsa da, bu fotoğraflardaki kentsel unsurlar gemilerin varlığı kadar, hatta onlardan çok daha önemlidir:

Ön planda Kabataş sırtları, Galata ve Beyoğlu`nda ahşap konutların ve kimi yangın alanlarının arasında tek tük yükselmeye başlayan kagir apartmanlar ve iş hanları, yer yer daha net olarak seçilen yabancı elçilikler; limana yanaşmış çok sayıda ticari gemi; daha arka plandaysa, tarihi Yarımada sırtlarında camiler, külliyeler ve çarşıların arasında sıkışık bir doku içinde yer alan ahşap konutlar.

Kentin her zaman kalbinin attığı limanın Galata ve Eminönü kıyılarındaki çarşı uzantılarından başlayıp, içerdeki mahallelere doğru gelişen bu iki yerleşme dokusu, aynı zamanda Mütareke`yi izleyen işgal günlerinin ikili kent ortamını ve iki farklı kentsel yaşamı da simgelemektedir. Bir taraftan geleneksel yaşam, örgütlenme, kurumlaşma ve mekansal özellikleri az çok sürdüren ve bu dönemde kısmen içine kapalı bir yaşamı olan Eski İstanbul -genellikle Türk-Müslüman mahalleleri-, öte yandan Beyoğlu yaşam ve mekanın ortaya koyduğu hareketli, monden ve Batılı formlarıyla belirlene bir ortam.

Bu ikili yapı, yalnızca Tarihi Yarımada ve Beyoğlu ile sınırlı ve salt Müslüman / Türk ve Hıristiyan / yabancı toplumsal katman ve aidiyetlerle özdeşleştirilmemesi gereken biraz daha karmaşık özelliklere sahiptir.

Ama burada önemli olan, ikili yapının varlığı ve başat unsurlarının temel kimlikleri ve referans sistemlerinin neler olduğudur.

Kaynak: Dünya Kenti İstanbul / Habitat II / Atilla Yücel / S: 189-195

Paylaş:

İstanbul Fotoğrafları İstanbul Tarihi İstanbul Müzeleri Dini Mekanlar Tarihi Eserler İstanbul İlçeleri Daha Fazlasını Göster

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT