Cumhuriyet Dönemi İstanbul`u-3

Atilla Yücel

İstanbul Rehberi İstanbul Yazıları Cumhuriyet Dönemi İstanbul`u-3

Kentin savaştan beri nüfusu azalmış; fiziksel sınırları 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana fazla değişmemiş; ancak sahiller ve demiryolu hatları boyunca gelişen sayfiye mahalleleri, dışa, doğu, batı ve kuzeye doğru açılımlar kazanmıştır.

Gerek buralarda, gerek canlılığını sürdüren Beyoğlu`nda yeni yapılar inşa edilmekte; Batılı normalara ve formlara öykünen bir yaşam gelişmekte; bunlarla bütünleşen bir mimari ve tüketim zevki yaygınlaşmaktadır. Yer yer bu form ve normlar, daha geleneksel semtlerin halkı tarafından paylaşılmaktadır.

Beyoğlu`na "çıkılmakta", yeni yeni sanayi tesislerinin de yerleşmeye başladığı Haliç ve Boğaz çevresindeki kırlarda piknikler yapılmakta, mahallelere fayton ve otomobil girmekte, ulaşım sistemleri gelişmektedir.

Aynı mekanlar son padişahların konuğu olan yabancı hükümdarların fayton ya da otomobil içinde halkı selamladığı, ilk elektrikli tramvayın kutlandığı, daha sonra da, kente giren ilk Kurtuluş kuvvetlerinin halk tarafından alkışlandığı törenlere sahne olacaktır.

Erken Cumhuriyet Yılları (1923-1950)

Kentin kurtuluşunun ve işgalin sona ermesinin coşkulu kutlamalarının ardından İstanbul için daha sönük ve sessiz bir dönem başlar. Başkentin Ankara`ya taşınmasıyla birlikte İstanbul, kente yüzyıllar boyunca damgasını vuran bir prestij öğesinden de öte, önemli bir işlevsel uzvunu yitirmiştir: Bürokrasi de Ankara`ya taşınır.

Böylece hem işgal kuvvetleri ve Batı ile bütünleşen kesimlerde hem de Osmanlı aydınlarının ağırlıklı kesimlerinde sayısal ve işlevsel bir kayıp gerçekleşir ve kent 20`li yıllarda ıssız ve sönük bir dönem yaşar.

Öte yandan önce "millici" sonra "muasır medeniyetçi" rejim ideolojileri, bu az nüfuslu, az hareketli kente kısmen bütünleşik bir yaşam, değer ve imgeler sistemi kazandıracaktır.

Milli Mimari üslubunda işhanları ve konutlarını, Ankara örneklerine benzeyen modernist villa, apartman ve kamu yapıları izlemeye başlar. Dönem 1930`lardır ve kent yeniden canlanmaya başlamıştır. İstanbul önce Kemalist devrim ve yöneticilerle "barışır". Atatürk eski başkente gelmeye başlar. Be gelişler sıklaşacak; resmi ziyaretleri Savanora`lı, Dolmabahçe`li, Florya`lı günler izleyecektir. Yeni bürokratlar da İstanbul`daki yazlıklarını sık sık kullanmaya başlar. Daha da önemlisi kentin ekonomide esen liberal rüzgarların etkisiyle ticari canlılığa yeniden kavuşmasıdır.

Böylece bir yandan hala kentin gayri Müslim katmanlarının başı çektiği ticaret ve eğlence hayatı canlanırken, öte yandan kamu yönetimi ve bürokrasiye bağlı yatırım ve etkinliklerde bir canlanma görünür. Bu canlanmanın en somut belirtisi, 1930`lu yılların ortalarında etkinlik kazanan planlama ve imar girişimleri olacaktır.

Bütün bu hareketlenme ile bir yandan "millici/devletçi ruh" korunurken, öte yandan "muasır medeniyet seviyesi"nin biçimleri yaygınlaşmaktadır. Bunlar, kentin mevcut toplumsal katmanlarının 19. yüzyılda ve yüzyıl başında benimsediği yaşam biçim ve alışkanlıklarıyla da birleşerek, 1930-1950 yılları arasında canlıs ayılabilecedk yeni bi kent yaşamının oluşturmaya başlayacaktır. Yani kentte bir yandan Cumhuriyet bayramları, öte yandan karnavallar kutlanır; kabotaj bayramlarında Moda Burnu`nda su sporu gösterileri yapılırken, İstanbullular kır gazinolarına, plajlara koşar; "Kalamış`ta tatlı bir huzur" arar, "Heybeli`de mehtaba çıkarlar".

Garden Bar veya Taksim Bahçesi`nde the dansant`lar ya da yılbaşı baloları düzenlenir. Pera Palas, Nisuaz ve Tokatlıyan salonları en canlı günlerine kavuşurlar. Sinema, tiyatro ve eğlence dünyası Türk damgalı ürünler vermeye ve İstanbul/Türk yaşamına yerleşmeye başlar.

Buradaki "Türk" vurgusu önemlidir; çünkü Türk nüfus, kent ticaretinde, kent kültüründe ve kent yaşamında giderek daha fazla yer almaya başlamıştır.

Ankara`nın yeni bir kent olarak imari modelini izleyerek, İstanbul`un da planlanması için 19. yüzyıldan bu yana ciddi girişimler gerçekleşir ve tanınmış bir Fransız şehircilik uzamnı olan Henri Prost yaklaşık 15 yıl boyunca kentin ilk nazım planı üzerinde çalışır. Bu plan hükümlerinin bir bölümüne ait düzenlemeler 30`lu yıllarda , bir diğer bölümüyse savaşı izleyen yıllarda gerçekleştirilir: Meydanlar, bulvarlar, esplanade`lar açılır; bu tasarımlarla bütünleşen mimari projeler: açıkhava stadyumları, sergi salonları, operalar ya da anıtlar inşa edilir.

Dönem ressamlarının fırçalarında yansıtılan örnek ve modern yaşam kesitleri de bu mekanlarda geçmektedir.

Kent bu hareketlilik ve düzenlemelere paralel biçimde yavaş yavaş yeniden kalabalıklaşmaktadır. Eski yangın alanları boyunca açılan bulvarlar ve çevresinde oluşan yeni apartman blokları, yalnızca Beyoğlu`ndan Şişli`ye değil, aynı zamanda Aksaray ve Beyazt yörelerinde de yeni yaşama biçiminin ve yeni kent mimarisinin ifadelerini vermektedir. Bunların yanında Darülfünun`un üniversiteye dönüşmesi ve diğer önemli kurumsal yenileşmeler, hem barındırdıkları yeni kadrolar hem yeni mimarileri ile İstanbul`un Ankara karşısında itibarının iade edildiğinin ifadeleridir.

Metropolleşen İstanbul (1950-1980)

Balkan Savaşı yılları ile 1927 arasında nüfusu sürekli azalan İstanbul, II. Dünya Savaşı sonlarına doğru yeniden kalabalıklaşmaya başlamış ve 1950`lerde yüzyıl başındaki 1 milyonluk eşiğe yeniden ulaşmıştı. Bu yıllarda 50 sene sonrası, yani 2000 yılı için öngörülen nüfus 3-4 milyondu.

Oysa, o güne kadarki yavaş artış 50`lerden itibaren hızlanacak; ekonomideki liberal atılım, sanayi ve altyapı yatırımları ve zenginleşen kentin hizmet alanındaki işgücü talebi, 100 binlerin kente akmasına neden olacaktı. 

Türkiye`nin yeni ideali "Küçük Amerika" olmaktı. Bu idealin ekonomik motoru olan İstanbul da tarihi boyunca görülmedik bir dönüşümün en dramatik olgularını yaşamaya başladı.

Kaynak: Dünya Kenti İstanbul / Habitat II / Atilla Yücel / S: 189-195

Paylaş:

İstanbul Fotoğrafları İstanbul Tarihi İstanbul Müzeleri Dini Mekanlar Tarihi Eserler İstanbul İlçeleri Daha Fazlasını Göster

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT