Eyüp semtinin başlıca anıtı Eyüp Sultan Camii`dir. Ebu Eyyub Ensari, Hazret-i Muhammet`in arkadaşı ve sancaktarıydı. 674-78 arasındaki, İstanbul`un Araplar tarafından ilk kuşatılması sırasında ölmüş ve burada gömülmüştü. Fatih Mehmet`in şehri kuşatması sırasında mezarı yeniden bulundu ve şimdiki türbe ve cami de bu noktada yaptırıldı. Mezarın bulunmasıyla ilgili çeşitli hikayeler anlatılır. Bunlarda, Fatih`in hocalarından Akşemseddin`in de adı geçer.
Evliya Çelebi`ye göre Akşemseddin uykuya dalar, uyanınca da mezarın o noktada olduğunu bildirir. Toprak kazılır, mezar ve içinde Eyüb`ün bozulmamış cesedi bulunur. Bunun biraz değişil versiyonunda, Akşemseddin, düşünde gördüğü noktaya çubuk diker. Bir nedenle çubuğun yeri değiştirildiği halde gene orayı bulur; kazılınca mezar ortaya çıkar. Öte yandan, dikilen çubuklar da büyüyüp şimdinin ulu ağaçları haline gelir.
Aslında bu mezarın yerini Bizanslılar biliyor, ona saygı da gösteriyorlardı. Zaten söz konusu kuşatmanın kaldırılmasında, bu mezarın korunması, Arapların koşulları arasındaydı. Çeşitli tarihlerde çeşitli Arap gezginleri de bunun böyle olduğunu yazmışlardı. Gene de, Fatih ordusunun moralini yükseltmek için böyle küçük bir oyun oynamışolabilir. Fetihten kısa bir süre sonra cami, türbe ve külliyeyi yaptırdığı biliniyor.
Eyüb`ün adı buranın kısa sürede İstanbul`un Müslümanlar için kutsal bir yer olmasına yetti. Osmanlı padişahları tahta geçtikleri zaman burada Osman`ın kılıcını kuşanırlardı. (Peygamber`in, Halife Ömer`in, Yavuz Selim`in kılıçları da kullanılmıştır.) Çevrede Bizans döneminde de küçük bir yerleşim olduğu biliniyor. Bu yerleşim genişledi. Eyüp, "bilad-ı selase"den biri haline geldi. Bu "üç şehir" ya da "belde" suriçi İstanbul2u çevreleyen Galata, Üsküdar ve Eyüptür. Bunların her birinin bir "kadı"sı vardı. (onun için "kaza" denirdi.)
Cami 18. yüzyılda, muhtemelen Fatih Cami`nin de yıkılmasına yol açan büyük depremde fazlasıyla zarar gördü. 19. yüzyılın başında onarımdan geçti. Onarımı yaptıran III. Selim`di. Böylece bina özgün özelliklerini büyük ölçüde kaybetti. Ancak, Sinan`ın Azapkapı`daki Sokollu Cami planına epey yakındır; bu bakımdan, dönemin öbür barok yapılarına pek benzemez. Minareleriyse, III. Ahmet zamanından kalmadır.
Külliyeden bugüne kalan, türbe dışında, hamamın bir kısmıdır. Türbe de II. Mahmut zamanında onarımdan geçmiştir. Osmanlı tarihinin pek çok önemli kişisi bu türbeye çok değerli avizeler, şamdanlar, askı ve levhalar armağan etmişlerdir.
İstanbullu ya da İstanbul`u gezip görmeye gelen Müslümanlar için Eyüp başlıca dini ziyaret mekanıdır. Erkek çocukların sünnet öncesinde buraya getirilmesi başlıca geleneklerdendir, ama zorlu bir maça çıkacak bir futbol takımının da oyuncularından şifa arayanlara kadar herkes buraya gelir. Bu bakımdan, her zaman şehrin en kalabalık yerlerinden biridir. Cami ve çevresi hıncahınç dolu olur.
MURAT BELGE
Kaynak: İstanbul Gezi Rehberi