1 Haziran 1453` te 2. Mehmed` in bir ahdnamesiyle teslim olan Galata` da nüfusun büyük bölümü ile temel yapılar Osmanlı idaresine geçmiştir. Bu ahdnameyle ahaliye "aman", yani İslam dinine göre sultanın yeminiyle can ve mal güvenliği verilmiştir. Teslimden sonra sultan hemen bir voyvoda (subaşı) ve kadı atayarak kenti doğrudan doğruya Osmanlı idaresi altına almıştır.Bizans döneminde Cenevizliler kenti güçlü surlarla çevirerek bağımsız bir Ceneviz kolonisi haline getirmişlerdi; Osmanlı idaresinde bu durum tamamıyla kalmıştır.
1455 Osmanlı nüfus sayımına göre, Galata` da gayrimüslüm nüfus üç kategoriye ayrılmıştı: Birincisi, kente geçici olarak gelmiş Cenevizli ve Venedikli tüccar, ikincisi Osmanlı tabiyetine geçmiş yerli Cenevizliler, üçüncüsü Ceneviz döneminde yerleşmiş Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler. Cenevizli tüccara kapitülasyon garantileri verilmiş, öteki Cenevizliler Osmanlı` nın tebaası olmuşlardır.
Fatih, Avrupa ile ticaretin merkezi olan Galata` nın eskisi gibi işlek bir liman olarak kalmasına önem veriyordu. Bu amaçla kaçanlara, üç ay içinde geri dönerlerse evlerinin ve mallarının teslim olunacağını ilan etti. 1455 sayımı geri dönenler olduğunu gösteriyor.
Kaçanların çoğu zengin Cenevizli ve Rumlar` dı, Yahudiler` den kaçan yoktu. Kentin Osmanlılar` a tesliminde, Ceneviz idaresine karşı olan Yahudi, Ermeni ve Rumlar`ın baskı yaptığı anlaşılmaktadır. Ceneviz döneminde nüfus artıp yeni mahalleler kuruldukça bunları korumak için yeni surlar yapılmış, böylece iç surlarla Galata beş bölümlü bir kale halini almıştır. Sultan, Galata kara surlarının güvenlik nedeniyle yer yer yıkılmasını emretmiş ama kent Ceneviz dönemindeki asıl topografyasını korumuştur.
İlk Ceneviz çekirdek bölgesi, Azep - kapı ile Karaköy arasındaki bölüm, büyük kuleye doğru genişlemiş, Osmanlı döneminde de en canlı ticaret bölgesi olarak kalmıştır. Ceneviz Eski ve Yeni Lonca` sı, önemli Latin kiliseleri (San Michele, San Francesko, Santa Anna, Santa Maria, San Domenico, San Zani) bu bölgededir.
Yahudiler ilk kalenin doğusunda Karaköy ve Yüksekkaldırım boyunca; Rumlar Galata Kulesi ile ilk Ceneviz Kalesi arasında ve Haliç` in Karaköy - Tophane arasındaki kıyısında, Ermeniler de onların arkasında yamaçta yer alıyorlardı. 1455 sayımına göre en kalabalık nüfus Rumlar` dı. Daha sonra Latinler ( Cenevizli, Venedik, Katalan), Ermeniler, Yahudiler sıralanıyordu. Galata` ya Türkler yarım yüzyıl içinde yerleşmiş ve kentin tenha batı bölümünde yoğunlaşmışlardır.
İlk birkaç yıl içinde yerleşenler arasında denizci azepler, kaptanlar, Galata Kulesi` nde ve çevresinde görev yapan yeniçeriler vardı. Askeri sınıf dışında ilk yerleşen Türkler arasında esnaf kesimi fazlaydı. 1481 tarihli vakfiyede 13 İtalyan, 8 Rum, 6 Ermeni, 20 Türk mahallesi olduğu belirtiliyor. Kadı Muhyiddin `in yaptığı 1478 tarihli Galata sayımı sonucu 592 Rum - Ortodoks, 535 Müslüman, 332 Latin, 62 Ermeni hanesi tespit edilmiştir. Yani daha 1478` de nüfusun % 49.8 `i Müslüman, gerisi gayrimüslimdi.
Müslüman mahallelerinde Hristiyanlar `ın yerleşmesine izin verilmemişti ama pazar bölgesinde ve esnaf birliklerinde tüccar ve esnaf hangi dinden olursa olsun birarada çalışırdı.
Fetihin en önemli sonuçlarından biri, Galata`nın İstanbul ile her bakımdan bütünleşmesidir. Galata yalnız ticari bakımdan değil, yaşam stili bakımından da İstanbul` un Avrupa` ya açılan penceresi olmuştur. Fatih` in tarihçisi Tursun Bey (1490` a doğru) "Eğer İstanbul` dan Frengistan`a (yani Galata` ya) geçmek istersen kayığa bir akçe ödemen yeter." diyor. Osmanlı idaresinde 1453 - 1490 arasına rastlayan Galata - Ceneviz noter kayıtları, serbest yaşam ve ticaret bakımından eskiye göre önemli bir değişiklik olmadığını ortaya koymaktadır.
Magnafica Comunita di Pera adını alan Osmanlı tebaası Ceneviz cemaatine bir protegeros (kethüda) idaresinde kendi iç işlerini düzenleme hakkı tanımıştı. 1540` larda eski San Michele Kilisesi yerinde Rüstem Paşa bir bedesten ve han yaptırarak, büyük tüccar ve ithal malları için güvenceli bir ticaret merkezi yaratmış oldu. Galata aynı zamanda zeytinyağı, şarap gibi Ege mallarının başlıca antreposuydu. Öte yandan, 16. yy.da Kasımpaşa semti imparatorluğun esas tersanesi ve donanma merkezi olunca, Galata da denizciliğin ve denizcilerin başlıca mekanı haline geldi.
17. yy başlarında Galata` da tüm Avrupalı Katolik nüfus 1100 olarak tespit edilmiştir. Buna azad edilmiş 500 esirle donanma zindanlarındaki 2000 esir eklenmelidir. 1765` te 17 Alman, 33 Fransız, 13 İtalyan olmak üzere Avrupalı nüfus oldukça azdı. Bu yabancıların kişisel işleri için Galata kadısına başvurduklarını Galata mahkemesi sicillerinden öğreniyoruz. Ceneviz döneminde olduğu gibi Osmanlı döneminde de, iş hayatı Orta Hisar denilen Perşembe Pazarı çeversinde yoğunlaşmıştır.
Yukarı sur ötesinde "Pera Bağları" denilen bölgede başlangıçta bağ, bahçe ve mezarlıklar vardı. Saray içoğlanlarının yetiştirilmesi için Galatasaray` ın inşa edilmesinden sonra burada yerleşme başladı. 2. Selim döneminde (1566 - 1574) "Frenk Beyoğlu" diye tanınan, sultanın gözdesi Venedikli Aloisio Gritti` nin sarayının bulunduğu Beyoğlu bölgesinde zamanla Avrupalı elçiler yazlık köşkler yaptırmışlar, böylece sur ötesi Beyoğlu gelişmiştir.
15. ve 16. yy. Galata` ya yeni etnik unsurların katıldığı yüzyıllardır. Fatih, Venedikliler` e karşı Floransalılar` ı desteklediğinden 1463 - 1520 yılları arasında Galata` da Floransalı ticaret evleri açılmıştır. Bunların yıllık ciroları 600 bin altındı. Fakat sonraları onların yerini Venedikliler alacaktır. Galata, Ceneviz döneminde olduğu gibi, Doğu ve Batı ticaret mallarının, özellikle Avrupa yünlü kumaşlarıyla İran ipeğinin büyük ölçüde mübadele edildiği bir antrepo konumundaydı ve bu ticaret Ceneviz, Floransa, Venedik cumhuriyetlerinin zenginlik kaynağını oluşturuyordu. Galata` ya yerleşen bir başka etnik grup da Araplar`dı. 1569`dan beri Endülüslü Arap göçmenleri Galata` ya kitleler halinde yerleştiler. Bu nedenle San Domenico Kilisesi, Arap Camii adıyla tanındı.
Kaynak: Dünya Kenti İstanbul, Halil İnalcık, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, Sayfa: 33. - 36.