Robert Kolej`in Kraliçesi
İlkokulu Ankara`da okuyan Sara, Robert Kolej`e girer. 1943`te mezun olana kadar sekiz yıl burada geçer:
Kolej`e yatılı girdim. Babam Yavuz zırhlısının komutanı oldu. İskeleden çıkınca hemen köşede komutan evi olan eski, kocaman bir konak vardı. Yaz kış Heybeli`de otururduk. Yağmur yağdı mı muşamba, çizme giyer, çamlarda dolaşırdım. Harp sıralarıydı. Karaköy`den tramvayın ikinci mevkiine biner, takır takır Arnavutköyü`ne gelir, yokuşu yürüyerek çıkardık. çok sıkıydı okul. Robert Kolej`e (erkek kısmına) yalnız gidemezdik. Türkçe konuşmak yasaktı. Türkçe konuşursan beş kuruş ceza verirdin. Babam elli kuruş haftalık verirdi. Kooperatife gider, bisküvi, çukulata alırdım. Bazen kaçar, hafta arası Arnavutköy`deki Çiçek Sineması`na giderdik. Çok şık giyinirdik. En önemli şapkayla eldivendi. Bir arkadaşın tüylü şapkası vardı, kim çıkacaksa şapkayı o takardı. Artistlerin elbiselerinin benzerlerini diktirirdik. Bir sene kraliçe seçildim okulda.
Tiyatro ve Sinema Sevdası Okulda Başlar:
En büyük hevesim Amerika`ya gitmek ve orada artist olmaktı. Okulda her sene piyeslerde oynadım. Son sınıftayken Talebe Birliği başkanıydım. Bir piyes oynayacaktık. Rejisör Sinan Korle olacak dediler. Geldi ama içi sıkıldı, bıraktı bizi. Teyzemin çok ahbabı olan Ertuğrul Muhsin`e gidip, bize rejisör vermesini rica ettim. Beni sevdiği için aktör Talat Artemel`i verdi. Talat Artemel de Elektra`yı yapalım dedi. Hakikaten Elektra`yı oynadık. Bugün tiyatro sanatkarı olan Şirin Devrim, Tunç Yalman, daha birçok sınıf arkadaşları yaptık bu işi. Ve çok sükse oldu.
Cızbız Köfte ya da Hamburger
Babası onu Amerika`ya yollamaya razı olmayınca bir evlilik yapar Sara Ertuğrul, ama bu uzun sürmez. Daha sonra, Robert Kolej`de tanıdığı gazeteci Sinan Korle ile evlenir ve kendisi de gazeteci olarak çalışmaya başlar. Vatan gazetesinde, Hayat, Ses mecmualarında yazar. 1951 yılında Sinan Korle, Birleşmiş Milletler`e girince, Amerika hayali gerçek olur. Sinan Korle hatıralarında, Amerika`ya gitmeyi çok isteyen eşinin New York`ta hayal kırıklığına uğradığını anlatıyor:
Burası karım Sara için yepyeni bir alemdi. Bana bir şey demiyor, biraz hayal kırıklığına uğramışa benziyordu. "Herkesin Amerika Amerika diye hayran kaldıkları yer burası mı?" der gibi bir hali vardı. Cızbız köftesi yemiş birisi hamburgere niye şaşsın, Abdullah Efendi lokantasında yemek yemiş biri niye, "bak gardaş paaryı atıyorsun pencere açılıyor, yemeği alıyorsun" diye, Amerikan otomat lokantalarına niye hayran kalsın?
Beraber dünyayı gezeceklerdir yıllarca. Atina, Tahran, Togo ve Kongo`da çalışır Sinan Korle. Birleşmiş Milletler Protokol Dairesi Müdürü olur. Sara Korle, gazeteci olarak Anadolu Ajansı, Voice of America, Hayat ve Ses dergilerinde çalışır:
Çok hareketli bir hayatımız vardı. Haftada yedi gün kokteyl olurdu. Benim tuvaletimle eşimin smokini üniforma gibiydi. Kırk yılda bir pazar günü evde kaldık mı bayram eder, hemen sulu yemek yapardık.
1955 yılında Anadolu Ajansı`nın Atina muhabiri olan Sara Korle, Atatürk`ün doğduğu eve bomba atıldığı haberini Türkiye`ye iletir. Fakat haber gazetelerde abartılarla çıkmış ve 6-7 Eylül olmuştur. "Belki 6-7 Eylül`ün biraz da sebebi benim" diyerek üzüntüsünü belirtiyor. İran`da Şah döneminde yaşayan Korle, "Farah Diba`yla defalarca konuştum. İran, Türkiye`nin bugünkü haline benziyordu. Müthiş zenginlik ve fakirlik vardı" diyor.
Geçmiş Zaman Olur ki
Sara Ertuğrul Korle, 1953 yılında teyzesinin anılarını "Geçmiş Zaman Olur ki: Prenses Mevhibe Celaleddin`in Anıları" ismiyle yayımlar:
Babaları bir, anneleri ayrı olan annemle teyzem öz kardeş gibiydiler. Ben de teyzeme çok bağlıydım. Osmanlı hanedanına ait bir insanın sahneye çıkması çok olası birşey değil. Kıyameti koparmış bütün aile efradı.
1887 senesinde büyükannesi Cemile Sultan`a babası Sultan Mecid tarafından düğün hediyesi olarak yaptırılan Fındıklı Sarayı`nda (sonradan Güzel Sanatlar Akademisi) doğan Mevhibe Celaleddin, anılarında saraydaki yaşamın sıkı kurallarını, Cemile Sultan`ın güçlü kişiliğini, saraydaki yaşamın sıkı kurallarını anlatıyor. Çocukluğunda özellikle kadınların, ama bütün saray halkının, kız kardeşi cemile Sultan`ın eşi Mahmud Celaleddin Paşa`yı boğduran Padişah Abdülhamid`in korkusundan hapis gibi yaşadıklarını anlatıyor. O yaşam alt üst olunca, yokluk çekmesine rağmen, özgür olduğu için mutludur Mevhibe Hanım. Yeğeninin, "başına buyruk bir insan" diye nitelediği Mevhibe Hanım, kocasından ayrılıp sevdiği adamla evlenir, tek başına Avrupa`ya gider, Mustafa Kemal`le dostluk kurar, Muhsin Ertuğrul`un tiyatrosunda aktrislik yapar ve son yıllarında da Osmanlı Bankası`nda telefon memuresi olarak çalışır. Sarayın "büyük cicisi" Prenses Mevhibe, yeğenine "yaşamak için çalışmak lazım" diyecektir.
Sinan korle Birlemiş Milletler`den emekli olduktan sonra, Korle`ler İstanbul`a dönerler. Sara Korle, yıllar sonra Türkiye`ye dönmekten memnun: "Benim köküm burada. Türkiye`de daha rahatım." Eşi Sinan Korle`yi kaybeden Sara Hanım, "47 sene evli kaldık. Hep beraberdik. Çocuğumuz yoktu. O benim çocuğum, ben onun çocuğu gibiydim" diyor.
Kaynak: İstanbul`da Hatırlamak ve Unutmak / Leyla Neyzi / Tarih Vakfı Yurt Yayınları /S: 177