İstanbul Hanımefendisinin Ağzından: Eski İstanbul`da Çokeşlilik-3

Leyla Neyzi

İstanbul Rehberi İstanbul Yazıları İstanbul Hanımefendisinin Ağzından: Eski İstanbul`da Çokeşlilik-3

Köprülü Konak

Annesi Maggie`nin, yüzyılın başında Türkçe`yi Latin harfleriyle yazdığını anlatan Seniha Hanım, "annem harf devrimini yapmıştı" diyor. 1925`te Robert Kolej`den mezun olan Seniha Hanım, Türkiye`nin ürünlerini tanıtan seyyar sergi vapuruna tercüman olarak katılarak, Avrupa`yı dolaşır.

Bu gezide Mahmut Baler`le tanışır. Esprili, sıcak, onu tanıyanların unutamadığı hikayeler anlatan "Bal Mahmut", sonraları Baldan Damlalar isminde bir kitap yazacaktır.

Seniha Hanım ile Mahmut Bey, 1926`da evlenirler. Mahmut Baler`in babası, Sultan Aziz`in başmabeyincisi Manastırlı Hafız Mehmet Bey. Sultan Hamid devrinde, aile Antalya`da "ikamete memur" edilir. Mahmut Bey ve kardeşleri Antalya`da büyür, İzmir`de okula gierder. Hürriyet`in ilanından sonra İstanbul`a dönerek, Üsküdar`daki Köprülü Konak`ta oturular.

Haremlik ve Selamlık daireleri arasında köprü bulunan konağın sahibi Hafız Mehmet Bey, dört hanımla evlidir. İlk hanımı, Hafız Mehmet Bey Antalya`ya sürüldüğünde İstanbul`da kalmayı seçen Manastırlı Gümüş Hanım. Hafız Mehmet Bey`in ikinci ve üçüncü hanımları , saraylı Çerkezlerden Emine Feleksu Hanım ("Büyük anne) ve Mahmut Bey`in annesi Hatice Narihver Hanım. Dördüncü Hanım ise, Gürcü kökenli ("Küçük anne") Emine İrfan Hanım.

Seniha Hanım`ın anlattığına göre, Hafız Mehmet Bey, Emine İrfan Hanım`ı saraya hediye etmek istemişse de, o sırada Sultan Aziz`in hal`i olduğundan "kendi alır".
Mahmut Bey`le Seniha Hanım`ın evlilik yıllarının büyük bölümü Köprülü Konak`ta geçer. 1931`de oğulları Mehmet doğar. Seniha Hanım, eşinin annesini tanımamış. Ama Hafız Mehmet Bey`in iki hanımını yakından tanıma fırsatı bulur: "Son derece mübarek insanlar. O ailede hiç yabancılık hissetmedim." Gelin geldiği bu aile, kendi ailesi gibi çokeşli ve kalabalıktır.

Mahmut Bey, "Anne" dediğimiz zaman üç kapıdan üç hanım çıkar, hangisi kendi annemiz bilmezdik" derdi. Onların anlayışı başka. Kocasına "Beyefendi" diyor. O Gürcü, öteki Çerkez, kimseleri yok. Antalya`ya gittikleri zaman, üçü bir arabaya biner, "Hafız Bey`in kızları geziyor" derlermiş. Mahmut Bey`in üveyannesi, "biz konaktan bir yere çıkmazdık, herkese göre oda vardı. Şimdi her gün geziyorsunuz, herkes sinir hastası" derdi.

Emine İrfan Hanım`ın, ölen ortağı oğlunun yetiştiğini göremedi diye ağladığına da şahit olur Seniha Hanım.

Her zaman çalışmak istemiş olan Seniha Hanım, yirmi yıllık bir evlilikten sonra Mehmut Bey`den ayrılınca, kırk dört yaşında iş hayatına atılır. Shell ve BP`de tercümanlık dairesi başkaı olur, çok sevdiği Robert Kolej`de tercümanlık dersi verir. Soroptimist derneklerinin türkiye mümessilliğini yapar. Sağlığı bozulana kadar çalışmayı sürdüren Seniha Hanım, başarılı bir iş kasını olur. Çocukları ve torunları için, "su, geriye akmaz. Gençleri anlamak lazım. Fedakarlık bize düşer. Gençlerden beklemeyeceksiniz. Onlar hayatlarını yaşayacak" diyor. Seniha Hanım, soyu tükenen bir İstanbullu`dur aynı zamanda. Apartmanda komşusu olan Rum hanıma yakınlığını şöyle anlatıyor:

Rum ahbaplarla çok daha rahat konuşuyorum. Allah affetsin, bugün ortada Türk diye gezen birçok insandan daha yakınlar bana. Oradan buradan gelmiş insanlar yabancı kaçıyor. Allah rızası için biz de varuız diyeceğim ama, yokuz artık. İstanbul o kadar yok oldu ki. Biz artık buranın insanı değiliz. Dünya devir devir. Şimdi de bunların dünyası. Biz onları beğenmiyoruz, ama onlar da bizi beğenmiyor. Onun için de değişmiyorlar. Biz yabancıyız. Günümüzü bekliyoruz, gideceğiz.

Kaynak: İstanbul`da Hatırlamak ve Unutmak, Leyla Neyzi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, S:199-203

Paylaş:

İstanbul Fotoğrafları İstanbul Tarihi İstanbul Müzeleri Dini Mekanlar Tarihi Eserler İstanbul İlçeleri Daha Fazlasını Göster

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT