Üsküdar`ın açığında, kıyıya yakın bir kayalığın üstünde, Kız Kulesi durur. Burada çok eski zamanlardan beri çeşitli yapılar olduğunu biliyor, eski gravürlerde bunlardan bazılarının neye benzediğini görebiliyoruz.
Kule, İngilizce ve başka Batı dillerinde, Leondras Kulesi olarak da anılır. Bu eski bir Yunan mitine dayanır. Kaderi bağdaşmayan sevgililerden kız, yani Hero, bir kuleye kapatılmış. Geceleri yüzerek kendisini görmeye gelen Leandros`un yönünü kaybetmemesi için gece orada fener tutarmış. Bir gece fırtına feneri söndürmüş ve Leandros yolunu şaşırarak boğulmuş. Aslında bu efsanenin doğum yeri İstanbul değil, Çanakkale Boğazıdır. Boğaz`ın Marmara`ya açıldığı bu yerde akıntı kuvvetli olmakla birlikte, fener söndüğü için boğulduysa, Leandros`un yüzme yetileri biraz şüpheli görünüyor.
Bizanslılar`ın kuleye Damalis adını verdiklerini söyleyen daha çok belge var. Ama Batılılar da bizim gibi "Kız" kulesi adını tercih ediyorlar. Türkler başka bir efsane anlatır (bunun kaynağı da muhtemelen Bizans`a uzanır): İmparatora kahinler, sevgili kızının yılan sokmasından öleceğini söylemişler. Buna engel olmak için o kayalıkta yaptırdığı eve ya da kuleye kapatmış kızını. Belli ki o dönemde deniz ortasında kuleye kapatılan kızların gönlü daha yumuşak oluyor. Bu prenses de bir prense gönlünü kaptırmış. Prensin yolladığı meyve sepetine haince süzülen bir yılan, kehanetin kaçınılmazlığını kanıtlamış. Ayasofya`da ana giriş kapısının üstündeki madeni söve nicedir bir tabuta benzetilir ve bunun, talihsiz prensesin tabutu olduğuna inanılır. Madenin üstündeki delikler de, yılanların onu burada bile rahat bırakmadığının ispatı olarak anlatılır. Bu prensesin hikayesi, prenses Fatih Mehmet`in kızı Mihrişah`a çevrilmiş olarak da aktarılır.
Bu efsanelerden daha inandırıcı olmauan "tarihi" söylentilere göre, İmparator Manuel Komnenos bu kayalığı, Boğaz`ı kapatan bir zincirin bir ucunu bağlamak için kullanmıştı.
Deniz ortasında bir kayalık, insanların hayal gücünü çalıştırmalarını teşvik ediyor olmalı. Kayalığı deniz altından karaya bağlayan bir dehliz olduğu söylentisi de vardır.
Kız Kulesi her zaman deniz feneri işlevi gördü. Zaman zaman, karantina yeri gibi, başka işlere de yaradı. Şimdiki bina 19. yüzyıl ve II. Mahmut zamanında yapılmıştır. Hakkında anlatılan efsaneler ne olursa olsun, İstanbul`un siluetinde pek fazla kimsenin gidip ayağının basmadığı, ama hemen oracıkta, herkesin zihninde sağlam yeri olan bir nirengi noktasıdır.
MURAT BELGE
Kaynak: İstanbul Gezi Rehberi. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. 1999)