Topkapı Sarayı-I

Ahmet Refik

Bizans, Türklerin eline geçtiği zaman haraptı. İki asırdan beri acıklı bir biçimde süren Bizans saltanatının can çekişmesi, şehirde inşaat ve bayındırlık adına her türlü girşimleri sonuçsuz bırakmıştı. Özellikle de Latinler İstanbul`u aldıkları zaman kiliselere varıncaya kadar tahribatta kusur etmediler. İstanbul`un birinci kurucusu Konstantin`di. İkinci kurcusu da Fatih Sultan Mehmet oldu.

Fatih, yalnız şehrin nüfusunu arttırmakla kalmadı. Sağlamlaştırıp süslemek için de önemli binalar yaptı.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul`u aldıktan sonra ilk yaptırdığı Eski Saray`dır. Eski Saray`ın yapımına 1454`te başlandı, saray bitinceye kadar Fatih Edirne Sarayı`nda uturdu. Sarayın yapımı 1457`de bitti. Sultan Mehmet yeni Saray`ı yaptırıncaya kadar bu sarayda oturdu. Yeni Saray yapıldıktan sonra, padişahlar Saray-ı Cedide Amire`de oturdular. Eski Sarayda, ölen ve tahttan indirilen padişahların anneleri, yaşlı ve gözden düşen hasekilerle padişah kız kardeşlerinin ikametlerine ayrılırdı.
Evliya Çelebi Eski Saray hakkında şu bilgiyi veriyor: "O asırda çevresinin uzunluğu 12 bin arşındı. Ve şekli dört köşe, taştan binadır. Bir tarafı Sultan Beyazıt kazancıları köşesinden ta Miski Sabuni kapısında son bulurdu. Bunlardan bir köşesi Tellak Mustafa Paşa Sarayı`nda biterdi. Buradan bir tarafı Küçükpazar Seti ve Sarnıcına kadar varırdı.

Bugünkü yeniçeri Ağası Sarayı ve Siyavuş Paşa Sarayı`nın yeri daha önce adı geçen Eski Saray`ın yerinde idi. Bir köşesi de ta Tahtakale üstündeki setten geçip yine Kazancı tacirleri köşesine uzanırdı. Burada büyük bir saray yapılıp iç kısmında çeşitli avlu ve meydanlar, harem hücreleri, köşkler, havuz ve şadırvanlar, Keykavus mutfağı, hassa kileri ve 3 bin baltacı ve kakülsüz uşaklar için evler inşaa edildi. Bir oda Ak Ağa, bir oda Kara Ağa yaptırıp tümünün üzerinde Darüssaade Ağası bulunurdu. Hasekilerle kral kızı da eski saraya konulmuştu. Haftada iki kez Yeni Saray`dan Eski Saray`a gelip orada kalınırdı."

Yeni Saray`ın yapım tarihine gelince, sarayın yapımına 1465`ten sonra başlandı. İlk inşaat 1478`de sona erdi. Sarayburnu o zamanlar zeytinlikti. Sultan Mehmed yerin güzelliğine tutuldu. Şehrin ortasına kapanmayı azametine uygun görmedi. Yeni Saray`ın yapılmasını emretti. Bu saray çeşitli köşklerden ve dairelerden oluşacaktı. İlk yapılan köşklerden Çinili Köşk,

Sırça Saray gayet zarifti. Şair Ahmet Paşa bu köşkün yapımına şu tarihi söyledi:
Bünyad-ı sarayı ki budur ahsen-i tarih
Kim ide mübarek tapumu hayy ü tüvana
                                  Hic. 877 (M.1472)

İlk önce köşkler ve daireler yapıldı. Surun ve Bab-ı Hümayun`un yapımı Fatih`in son yıllarına yetişebildi. Has ahır da o tarihlerde tamamlandı. Bab-ı Hümayun üzerine besmele ve ayet-i kerimeden sonra yazılan kitabenin tarihi 1473`tür. Bu yazı dönemin ünlü hattatlarından Ali Bin Mürid üs Sofi`nindir. Kapının üzerinde Fatih`e ait bir köşk ile iki tarafında kapcılara ayrılmış odalar vardı.

Yeni Saray`da harem dairesi yapımamıştı. Nitekim Evliya Çelebi`nin rivayetine göre Fatih "Hasekilerle kral kızını Saray-ı Atik`a koyub haftada iki kere Yeni Saray`dan Eski Saray`a giderdi."

Fatih`in Yeni Saray`da yaptırdığı dairelerden büyük bir bölümü şimdi yoktur. Kanunname`de "Evvela bir Arz Odası yapılsın" denildiğine göre, Arz Odası, Divan ve Has Oda`nın Fatih tarafından yaptırıldığına kuşku yoktur. Evliya Çelebi`nin bu konuda verdiği bilgi önemlidir:
"Bu süslü bahçenin ta ortasında kalbe ferahlık veren, havası hoş, yüksek zeminli bir tepe üzerinde kendilerine ait kırk adet Çin kasesi ile has odalar yaptırdı ve Bab-ı Saadet`in iç yüzünde bir Arz Odası yaptırdı ki sanki Havernak köşküdür. Atmeydanı büyüklüğünde bir avlunun doğusunda güzel bir hamam, ona bitişik padişah hazinesi, ona bitişik kuşhane ve ona bitişik kiler odası, has odası, hazine odası, hünkar camii, doğancılar odası, küçük oda, büyük oda, külhan odası, seferiler odası, büyük oda mescidi, meşkhane, oradan yine hamama kadar uzanan bu meydanın çevresinde sözü edilen çeşitli odalar yapılmıştır. Fakat bu sarayda harem kısmı yapılmamıştır" diyor.

1478 yılında Fatih Sultan Mehmed`in saray halkı -eşekciler bile dahil olduğu halde- 726 kişi idi. Halefleri zamanındaki saray halkının miktarı düşünülecek olursa, Fatih`in sade ve tutumlu bir saltanat sürdüğüne hükmetmek gerekir.
Bunun gibi, Fatih`in sarayında mutfak masrafı da gayet tutumlucudadır.

Sarayın mutfak defterleri, her aya nahsus olmak üzere, günü gününe, bütün ayrıntılarıyla yazılırdı. Bu defterlerde yiyecek ve içecek olmak üzere saraya her ne alınır, her ne getirilirse, tümü okkası; kantası, hammaliyesi, hatta fırın ücretiyle yazılmıştır. Örneğin Fatih Sultan Mehmed her Pazartesi ve Perşembe günleri saray kiler emini aracaılığıyla yoksullara ikiyüzelli akçe dağıtırdı. Bu sadaka da o günün saray mutfağı harcamaları arasına: "Tasadduk-ı fukara an yed-i emin-i kilar-ı amire ikiyüzelli" diye kaydolunurdu.

Kaynak: Eski İstanbul / Ahmet Refik/ Yayına Hazırlayan: Sami Önal / İletişim Yayınları / S:13-21

Paylaş:

İstanbul Fotoğrafları İstanbul Tarihi İstanbul Müzeleri Dini Mekanlar Tarihi Eserler İstanbul İlçeleri Daha Fazlasını Göster

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT