Antik çağda ve ortaçağda yapılmış bütün şehirler için kuşatılma tehlikesi vardı. Kuşatılmanın başlıca sorunları da, yiyecek ve içecek kaynaklarının tükenmesiydi. Roma ve Bizans imparatorları bu sorunu çözmek için şehri kurarken büyük yeraltı sarnıçları yaptırdılar. Bazilika Sarnıcı bunların en büyüğüdür. Üzerinde Ticaret Bazilikası bulunduğu için bu adı almıştır.
6. Yüzyılda İustinianos`un öncelikle saray ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaptırdığı sarnıç 140.70 metrekarelik bir alana yayılır. Yirmi sekizer sütunlu on iki sırada toplam 336 sütun vardır. Çoğu Korint üslubunun Bizans adaptasyonu olan başlıklara sahip olan bu sütunların bazılarında ince oyma süslemeler vardır ve balık sırtı düzeyi çatıyı ayakta tutarlar. Sarnıç 80.000 metreküp su alabilir ama su düzeyi mevsimlere göre değişmiştir.
Osmanlılar durgun sudan hoşlanmazlar, hele bunu içmeye hiç yanaşmazlardı. Bir kuşatma tehlikesi de yaşamadıkları için sarnıçlara ihtiyaçları olmadı. Hatta koca Yerebatan Sarnıcı`nın varlığı fetihten bir yüzyıl sonrasına kadar unutuldu (ama buralarda evi olanlar bodrumlarından aşağıya kova sarkıtıp su çekiyor ve hatta balı avlıyorlardı). Sarnıç yeniden bulunduğunda suyu saray bahçelerini sulamakta kullanıldı.
Yakın zamana kadar Yerebatan`a küçük tahta bir merdivenle inilir, karanlıkta sarnıcın oldukça küçük bir kısmı görülürdü. (daha önceleri de bir ufak sandalla gezilebiliyordu). 1980`lerde sarnıç bütünüyle boşaltılıp restore edildi, her tarafını gezebilmek için beton yollar yapıldı. Böylece Yerebatan, sütunlarının olağanüstü perspektifleriyle etkileyici bir mekan haline geldi. Bu arada, sütunlara kaide olarak kullanılmış iki Gorgon başı kabartması ortaya çıktı. (Hıristiyanların bu pagan kalıntıyı ebediyen su altında gizlemeyi amaçladıkları anlaşılıyor).
MURAT BELGE
İstanbul Gezi Rehberi / Tarih Vakfı Yurt Yayınları / S:27-28