Moskova yıllarınızdan sonra Almanya`ya geri dönmekteki amacınzı neydi? Ustaların peşinden gitmek mi?Hayatınızın sonuna kadar okusanız bile müzikte son nokta diye birşey yok. Ben de yılın çeşitli dönemlerinde Almanya, Rusya, İngiltere`de bulunan bazı cello hocalarıma kendimi kontrol ettirmek amaçlı ziyaretlerde bulunuyorum. Doğru eğitmen olduğu sürece hangi ülke olduğunun da pek önemi yok isterse Afrika`da olsun...
Viyolonsel tutkunuzu birkaç kelime ile tanımlayabilir misiniz? Cellom bana muhtaç bende çelloma.. cellom benim ruhum
Günlük hayatınızda beslenmek için farklı müzik türleri de dinliyor musunuz? nelerdir bunlar?
Tabiki sıkıcı olmayan her türlü müziği dinlerim ben, mesela şu an ünlü caz kemancısı Stephan Grapphelli dinliyorum. Onun dışında Ella Fitzgerald, Tony Bennet, Beatles, Zeki Müren... şu an aklıma gelenler.
Müzik dışında uğraşılarınız var mı?Meraklı olduğum çok alan var ama bunları yapıcak zamanım pek olmuyor genelde...
Repertuarlarınızı nasıl oluşturuyorsunuz? nelere dikkat ediyorsunuz?Ben genelde kendi keyif aldığım eserlerden oluşturuyorum konser repertuarlarımı. Bugüne kadar da olumsuz bir eleştiri almadım bu konuda. Modern eserleri çalışmak çok hoşuma gidiyor, kendimi daha özgürce ifade edebiliyorum. Bu yıl Hayd`nın 200. yıldönümü dolayısı ile onun eserlerine yoğunluk vereceğim konserlerimde.
Siz de bir gün eğitimci olmak ister misiniz? neden?Eğitimcilik büyük bir sorumluluk çünkü küçük yaştaki çocukların gelecekleri size emanet ediliyor. Büyük ilgi uğraş gerek bunun için. Benim de buna pek vaktim olmuyor. Ama her yıl mutlaka master classlar, workshoplar yapıyorum.
Son zamanlardaki projelerinizden bahseder misiniz?Söyliyemem, sır.... :))))
Gelecekte kendinizi nerede görmek istersiniz?Ben 14 yaşımdan beri cellom ile olan savaşta kahraman olucağımı bilerek yaşadım. Kendimi ensturmanıma ve müziğe kaptırınca hayat zaten kendiliğinden sürüklüyor beni güzel yerlere....
Röportaj: Oya Özer Sarıer
www.istanbul.net.tr