Yurtdışı ve yurtiçinde Sunay Akın ile seminerlere katılıyorsunuz. İçeriği nedir bu seminerlerin?
İçeriği, hayat. Biz her şey hakkında konuşuyoruz. Bundan 4-5 yıl önceydi sanıyorum, İzmir’ de sabah bir radyo konuşmasına girdik. Orada spiker bir hanım vardı “Sizin hakkınızda bana bir şey söylediler. Size bir sözcük söylüyorlarmış, siz bunun hakkında saatlerce konuşabiliyormuşsunuz hiç durmaksızın, doğru mu?”dedi. “Söyleyin” dedik. O programı dinleyenler bilirler, sonuçta o programın süresi dolmuştu, bitmesi gerekiyordu, bitirdik. Sunay ile biz benzersiz işler yaptık açıkçası. Unutamadığımız çok özel işler yaptık. Kız Kulesi’ nde Şiir Cumhuriyeti kurmaktan, Orhan Veli’ nin, Melih Cevdet Anday’ ın çıkardığı, ilk Yaprak Dergisi’ ni yeniden yayınlamaya kadar. Benim hiç unutamadığım bir şey de, Dünya Gençliği Buluşması vardı Bergama’ da. Biz gece 00.30’ da söyleşiye başladık. Sabah 04:30’ a kadar süren bir söyleşiydi. İnsanlar battaniyelerle oturmuşlardı. Biz ay ve yıldızı anlatmıştık. Onu bir kitap yapacağız. Uzun zamandan beri var kafamızda ortak bir kitap yapmak. Ama Sunay ile çok farklı insanlarız. En basitinden, Sunay İstanbul’ u çok sever, ben nefret ederim. Paylaştık, ona İstanbul’ u verdik, ben de Anadolu’ yu aldım. Dedik ki İstanbul’ da iki şair fazla. Ben sürüldüm, o burada kaldı. O İstanbul’ u yazıyor biliyorsun. Ben de Türkiye’ nin geri kalan kısmını yazacağım. O toplumsal tarafı ağır basan biri, ben daha bireysel, daha psikolojik, daha kendi içine dönük şeyleri seviyorum. O kalabalıkları seviyor, ben bir ağacın, bir ormanın, su kıyısının yalnızlığını seviyorum. Ama sonuçta bir bakıyoruz ki, her yerde karşılaşmışız. Bundan 2 yıl önce, Sunay’ ın bir kitabı çıkmıştı “İstanbul’ da Bir Zürafa” , İstanbul Kitap Fuarı’ ndaki konuşmamızın başlangıçta şöyle dedim “Herkes Sunay’ ın benim iyi arkadaşım olduğunu zanneder. Bakın yeni kitabı çıktı, İstanbul’ da Bir Zürafa, ilk kez söylediklerime uymuş ve arkasına bir fihrist koymuş, oysa ben kaynakça koy demiştim, insanlar bu bilgileri nereden bulduğunu bulsunlar diye. Fihrist koymasının sebebi de şu, hangi sayfada ne geçiyor, bir şey ararsanız oradan buluyorsunuz. 4 tane canlı var orada, adı en çok geçen. Onlardan biri, çok doğal olarak, zürafa, diğerleri at, deve ve Akgün Akova. O kadar yakın arkadaşımdır.” Böyle bir arkadaşlığımız var Sunay ile. Ama şakası bir yana, biz birbirimizi tamamlıyoruz ve dünyada her halde başka bir örneği yok bunun. Beraber 1000’ i aşkın konuşma yapan ve aynı dili kullanan başka iki yazar bilmiyorum ben. Yani elimde büyüdü fena değildir.
RÖPORTAJ: FİLİZ KÜÇÜK