“7'nin benim hayatımda önemli yeri var.”
“Yanıla yanıla öğreniyorsun, yanılmayan öğrenemez diyorlar. Birkaç şey bile öğrensen bu dünyadan iyi.”
“Paylaşmaya inanıyorum, bildiğini saklayacağına bildiğini sun, mutlaka bir fayda sağlayacaktır.”
“Üreten insan zengindir, üretmeyen bilmeyen insanlar tedirgindir ve çevresindekileri de huzursuz eder. Eğer sen bilirsen, bütün bunları toplar büyük bir resme yerleştirirsin. Bilmezsen resmin boş kalır.”
Mehmet Güreli ile yine bir röportaj için biraraya geldik. Güreli, hemen hemen sanatın her dalıyla uğraştığı ve bir çok eser verdiği için röportajlarıda zor oluyor haliyle. Kendisi de zaten bunu ifade ediyor, “Gelenler yetişemiyor, tam bilmeden geliyorlar” diyor.
Cihangir'deki evinde Henry Purcell'ın The Best Of albümünden Dido's Lament'i dinleyerek başladığımız sohbetimizde filmlerden tarihe, müzikten hayatındaki 7'lere kadar, bir çok şeyi konuştuk. Konuştukça ve paylaştıkça öğrendik, öğrendikçe de güçlendik. Girişteki cümleler, Mehmet Güreli'nin cümlelerinden sadece bir kaçı.
Güreli ile röportaj hem kolay hem zor. Kolay, her alanda çok samimi hoş sohbetler yapabiliyor, engin bilgisinden yararlanabiliyorsunuz. Zor olan tarafı da onun kendisini ve yaptıklarını pek anlatmaması ya da anlatamaması. Kendisi de bunu kabulleniyor, “Kendimi çok anlatamam anlatmayı da sevmem” diyor ve ekliyor:
“Kendi yaptığım işten bahsetmemek için, belki de öyle tuhaf bir halim var, hep başka şeylerden bahsederek, kendi yaptığım şeyi imzasız yapıyormuşum gibiyim. Mesela, sergi açarken 5 sene sonraki kitabımdan bahsediyorum, kitabım çıkarken de çekeceğim filmden bahsediyorum. O sırada belki bitiyor onlar benim için, psikolojik olarak. Belki de kendi hikayemi başkasının hikayesi gibi, dışardan anlatan biri gibi anlatıyorum, belki bir utangaçlığım var hayattan.”
Yeni albüm, yeni kitap, yeni film
Yeni bir resim sergisi açacak mısınız?
Üretim makinası Mehmet Güreli; yakında yeni projeleri ve eserleriyle karşımızda olacak. Bu zamana kadar bir çok resim sergisisi açan Güreli; bu kez suluboya çalışmalarıyla karşımızda olacak. Henüz sergilenmeyen çalışmalarından bir kaçını görme onuruna eriştim. Mehmet Güreli çizgileri ve derinliğini sonuna kadar görüyorsunuz bu resimlerde de. Her resim ayrı bir hikaye gibi, kendisi bir hikaye anlatmıyorum diyor ama resimlerde herkesin kendi hikayesini bulabileceğini biliyor.
Çocukken suyu ve boyayı alıp yaptığımız suluboyanın aslında ne denli zor ve önemli bir çalışma olduğunu bir de uzmanından öğrendik. Mehmet Güreli, suluboya çalışmalarını anlatırken yine mütevaziliğinden vazgeçmiyor.
“Evet suluboya yapıyorum. Suluboyanın ne kadar önemli olduğunu, yağlı boyayla eş olduğunu, suluboyayı dünyada herkesin yapamadığını, ben bile kaç sene bekledikten sonra biraz yapıyor gibi hissettiğim için yapıyorum diyebildiğimi, bunu söylerken bile aslında başka suluboyacıları öne çıkarmak isteği duyduğumu söylemek durumunda kalıyorum.
Suluboya nasıl yapıldığını öğretmek yerine önemini anlatmak gerekiyor. Suluboya geri dönüşü çok zor olan, çok teknik isteyen, ufuk isteyen tuhaf bir çalışma. Yağlı boya da öyledir ama yağlı boyanın hiç olmazsa üzerini kapatmak, oynamak,...! hepsi ufuktur aslında.”
Otuz kırk civarında suluboya resmi yapan Güreli'nin çalışmalarında çizgi roman tadı var. Kendi deyimiyle hayata güzel bakan dostları da suluboya resimlerini çizgi romana dönüştürdüğünü söylemiş.
Güreli resimleri hakkında bir not düşmeden geçemeyeceğim. Güreli'nin tüm dünyaya yayılmış ve satılmış bine yakın resimleri bulunuyor. Los Angeles, Hindistan, Tunus, İtalya gibi ülkelerde ve tabii Türkiye'de de yine önemli insanların evlerinde Güreli resimleri var.
Sergi ne zaman olacak?
“Henüz galeri ile anlaşmadım. Anlaştığımda sergileyeceğim.”
Röportajın devamı için tıklayın