Merhaba İmre Hanım, öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba, tabii memnuniyetle. Alman Lisesi’nden mezun oldum. Ardından Boğaziçi Üniversitesi inşaat mühendisliği bölümünü bitirdim ve bankacılık yaptım. En son Yapı Kredi Bankasından 31 Ocak 2019’da emekli oldum. Emekli olduğum zamandan beri Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali’ni organize etmek için çalışıyorum.
Arp’a ve Sanata ve Öğrencilere Adanmış Bir Ömür
Kız kardeşiniz değerli arp sanatçısı Ceren Necipoğlu’nu bir de sizden, daha yakın bir mercekten tanımak isteriz. Bize kendinden, sanata olan tutkusundan bahseder misiniz?
Ceren’de benim gibi Alman Lisesi’nden mezun. Alman Lisesi’yle birlikte konservatuara da başladı Ceren. Hikayesi, kafasına kazınan arp çalma isteği, bir defter kapağında gördüğü arp çalan kız resmiyle başlıyor aslında. Ardından, ilkokulu bitirdiği sene kolej sınavlarıyla birlikte konservatuara da giriyor ve arp bölümüne direkt başlıyor. İkisini birlikte yürütüyor Ceren. Alman Lisesi, sanatı çok destekleyen bir okul, Almanya’da yapılan müzik yarışmaları var, ismi Jugend Musizitiert, gençler müzik yapıyor anlamında. Bu yarışmalara hem Almanya’daki ortaokul ve liselerden hem de diğer ülkelerdeki yine ortaokul ve liselerden gençler katılıyor. Ceren’de bu yarışmalara beş sefer dahil oldu, beşinde de üstün başarı sertifikasıyla döndü. Dolayısıyla Türkiye’deki eğitiminin yanı sıra yurtdışında daha o dönemden ekspoze olmaya başladı. Ardından üniversitede, Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlığa giriyor çünkü Ceren odağında arp olduğu için, arpla birlikte sürdürebileceği bir meslek seçiyor, o yüzden tercihi mütercim tercümanlıktı. Bu arada dile hakimiyeti son derece iyidir Ceren’in, hem Türkçe’ye, hem İngilizce’ye, hem Almanca’ya… Fransızca’yı da daha orta düzeyde bilip konuşurdu, ama bu üç dildeki hakimiyeti gerçekten kusursuzdu diyebilirim.
Üniversiteyle birlikte konservatuarın ileri devresini de bitiriyor. Ardından bir yıl Cemal Reşit Rey Orkestrası’yla birlikte burada kalıyor, çalışıyor ve Amerika’ya yüksek lisans yapmaya gidiyor. Yüksek lisansını da Indıana Üniversitesi’nde tamamlıyor.
Ülkesini seven, ülkesine faydalı olmak isteyen bir sanatçı
Orada çok değerli Susan McDonald’ın öğrencisi olarak, Ceren’inde çok sevdiği hocası, Türkiye’ye dönüyor. Yurtdışında kalmasını çok istiyorlar ama Ceren ülkesine dönmek istiyor çünkü ülkesini çok seviyor ve burada bir şeyler yapmak istiyor, buraya bir katkı sağlamak istiyor. İlk önce bir yıl Bursa’da kendi senfoni orkestrası ile birlikte çalışıyor, onların arp sanatçısı olarak, fakat daha kalıcı bir şeyler yapmak istediği için Anadolu Üniversitesi’nden gelen teklifi kabul ederek Eskişehir’e gidiyor.
Teklifte şu; Anadolu Üniversitesi’nde arp bölümü o dönemde yok. Ceren’i Arp Sanat Dalı’nı kurmakla görevlendiriyorlar ve Ceren’de bu görevi icra etmek için Eskişehir’e gidiyor, gidiş o gidiş… Ondan sonra tamamen, zaten enstrümanı çok sevdiği canı ciğeri, aynı zamanda daha çok sevdiği öğrencileri… Onları yetiştiriyor, onlara inci tanesi gibi sevgiyle, özenle sanatsal eğitimlerini en iyi şekilde tamamlamak üzere kolları sıvıyor ve işte son yedi senesini de hep bu şekilde geçiriyor.
Ceren hem eğitmen, pedagog ama aynı zamanda konser vermeyi de sürdürüyor. Yani farklı bir şeyler yapmak, enstrümanında sürekli kendini geliştirmek onun odağı. Çok sevdiği şeylerden biri de; sevdiği şeyleri birleştirmek. Memleketi, arpı, öğrencileri bu üçünü ne yapıyor? Bir saz semaisini, çok değerli bestekarımız Danyal Mantı Efendi’nin Sultan- i Yegah saz semaisini, arpında icra ediyor. Böylece bir batı enstrümanında bizim kendi ezgilerimize ses vermiş oluyor Ceren. Aynı zamanda öğrencilerini yurtdışına sürekli konserler, festivaller, yarışmalara, arp kongrelerine götürüyor. Götürüyor ki, onlarda farklı kişileri görebilsinler, farklı kişilere çalabilsinler, farklı teknikleri öğrenebilsinler, kendi çalış şekillerini farklı hocaların geri bildirimlerini duyabilsinler. Dolayısıyla; sanatsal gelişimleri en iyi şekilde olsun daha da pekişsin diye öğrencilerine destek oluyor. Ömrü vefa etseydi daha çok şey yapacaktı. Bazı şeyleri gitmeden bize söylüyor, biz şimdi o yolda ilerliyoruz. İnşallah o da bütün bunları izliyor ve mutlu oluyordur.
Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali, bu fikir nasıl gelişti, festivalden biraz bahseder misiniz?
Ceren’in çok değerli dostu Anadolu Üniversite’si Piyano ve Sanat Dalı Bölüm Başkanı Doçent Lilian Maria Tonella Tüzün, bunu tetikleyen kişilerin bir tanesi. Bir proje başlatıyor Lilian, ithaf eden eserleri inceliyor ve eski çağlarda çok sayıda eserin ithaf edildiğini görüyor, fakat bu günümüze yaklaştıkça neredeyse sıfırlanıyor. Fakat Ceren’de birdenbire görüyor ki, kazanın öncesi ve sonrasında on eser Ceren’e ithaf edilmiş. Bunun üzerine bir bilimsel araştırma projesi başlatıyor. Bestecilerle bir araya geliyor, çalıştaylar yapıyor, nasıl gelişti süreçler, nasıl oluştu bu besteler, neden böyle bir beste ortaya çıktı? Bütün bunları araştırıyor. Bir taraftan böyle bir şey olurken diğer tarafta da, çok değerli Özalp Birol bana bir sohbetimizde ‘’Kardeşiniz için bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?’’ diye soruyor. O dönemler çok çalıştığım bir dönem, çok istiyorum ama henüz bir şey planlayacak vaktim olmadığı gibi tam da ne diyeceğimi bilemiyorum, ama o benim için çok önemli bir mihenk taşı oluyor.
Özalp Bey’de bana diyor ki bir şey yapmak isterseniz müzeyi kullanabilirsiniz.
Bu iki fikir birleşip bir şeyler yapalım diye Lilian hocayla birlikte konuşuyoruz, Özalp Bey’i ziyaret ediyoruz. Ne yapalım? Yani konser olsa olacak bitecek, yarışma? Evet, olabilir biraz meşakkatli bir süreç ama daha farklı, eğitime de katkı sağlayacak bir şeyler ne olabilir? Ustalık sınıfları falan derken adını ne koyalım? Adına festival deme fikri gelişiyor, hatta Özalp Bey bize diyor ki, Ceren’in renkli dünyasını, renkli kişiliğini daha güzel ifade edemezdiniz. Festival fikri işte böyle doğuyor ve festivalimizin içinde hem yarışmalar var, hem ustalık sınıfları var, hem de konserler var.
Festival kapsamında düzenlenecek olan ‘’ Solo Arp Yarışmaları’’ na katılım yoğunluğu nasıl. Beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?
Şimdi her şeyin ilkini yapmak hakikaten çok zor, biz de bir yola çıktık, aslında biraz geç bile kalmıştık. Fakat yarışmalarımız hem solo arp ve iki kategoride, yaşlara göre ayırdığımız iki kategoride ‘’Solo Arp Yarışmalarımız’’ oldu. ‘’12-16 ve 17- 21 yaş’’ ayrıca Oda Müziği yarışmalarını da dahil ettik. Oda Müziği ’de hem arplı hem arpsız olabilecek şekilde. Gerçekten elim yüreğimdeydi. Katılım nasıl olacak? diye ama beklediğimizin çok üstünde bir katılım oldu. Bundan dolayı da çok mutluyuz, her iki kategoriye de yani hem solo arpa her iki yaş kategorisine, hem de Oda Müziği’ne. Dolayısıyla çok mutluyuz bu sonuçlardan. Solo arp yarışmalarımız 16- 17 Ocak’ta Pera Müzesi’nde, Oda Müzik yarışmalarımız ise 18- 19 Ocak’ta Alman Lisesi’nde olacak.
Dolu dolu program ve ücretsiz konserler
Yarışmalardan bahsettik şimdi festival hakkında, programı hakkında sizden bilgi almak istiyoruz.
Festivalimiz 15 Ocak Çarşamba Akşamı İstanbul Almanya Başkonsolosluğu’nda değerli Florence Sitruk’un vereceği arp resitaliyle başlıyor. 16’sı ve 17’si gündüz yarışmalarımız var.
Solo Arp Yarışmalarımız Pera Müzesi’nde. Yarışmalar sabah ve öğleden sonra, öğlen aralarını boş bırakıyoruz ama o sadece yarışmalar için boş bırakmak. Yarışma aralarına aktiviteler koyduk. Az önce bahsettiğim Ceren’e ithaf edilmiş eserleri ve ithaf etmiş olan bestecileri sanatseverlerle öğle aralarında bir araya getiriyoruz. Küçük çalıştaylar, dinletiler şeklinde oluyor.
Bizim çok kıymetli sponsorumuz Salvi ve Myna Müzik ise, arpları bize temin ettiler, yarışma ve festivalimiz için. Bir arp teknisyeni de Türkiye’ye getiriyorlar ve bu teknisyen arpistlerimiz için çok önemli bazı ipuçları ve önemli teknik bilgiler verecek.
18- 19 Ocak’ta Alman Lisesi’nde Oda Müziği yarışmaları devam ederken, 18’i sabah jüri başkanımız çok değerli Sayın Marielle Nordmann’ın ustalık sınıfı Pera Müzesi’nde saat 10.00 – 13.00 arası yapılacak. 19 Ocak’ta da yine çok değerli arp sanatçısı ve besteci yine bizim jürimizin parçası sevgili Eleanor Turner ‘ın ustalık sınıfı var. 18 Ocak akşamı Ceren Necipoğlu Doğum Günü Özel Konseri. O gün benim kardeşimin yaş günü ve onun yaş gününde hem Ceren’in öğrencileri hem Ceren’in o zaman küçücük şimdi on beş yaşında olan yeğeni, benim küçük kızım ilk yarıda eserler çalacaklar. İkinci yarıda da, Macaristan’ın Szeged şehrindeki arp yarışmasının birincisini konser verecek Ceren için.
19 Ocak akşamı ise festivalimizin kapanış konserleri, yani gala konserleri ve ödül töreni olacak. Bu da İstanbul’umuzun güzide mekanı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek. Ben burada İstanbul Büyükşehir Belediyemize ve Cemal Reşit Rey’e çok teşekkür etmek istiyorum. Cemal Reşit Rey Sanat Yönetmeni sevgili Cem Mansur’a, burayı bize tahsis ettikleri için. O geceyi bir müzik şölenine dönüştürmek hedefimiz. Çünkü hem jürimiz sahne alacak,hem de tek tek veya birlikte, yarışmalarımızı kazanan gençlerimizi açıklayacağız, onlara ödüllerini takdim edeceğiz ve onları dinleyeceğiz. Bu şekilde festivalimizin de sonuna gelmiş olacağız. Ben, sahneyi ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ni söyledim ama, çok kıymetli diğer sponsorlarımızdan da hızlıca söz etmek istiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, bizim en büyük destekçilerimizden. Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü bize destek oldu. Pera Müzesi ve Alman Lisesi’nin çok kıymetli destekleri var, zaten hem mekan sponsorlarımız hem de ayrıca da katkıları oluyor. Pirelli Prometeon, Nobel İlaç, bankam Yapı Kredi, Sacred 7 Travel ve sevgili Saffet Emre Tonguç, Hak Foods ve Laika Coffe. Bunlar da bizim festivalimizin destekçileri. Festivalimizde jürimize de bir sürpriz hazırladık, jürimize ve katılımcılarımıza onlara tarih kokan İstanbul’u çok farklı bir şekilde göstermek istiyoruz, sevgili Saffet Emre Tonguç’un güzel anlatımıyla ve Sacred 7 Travel’ın destekleriyle 16 Ocak akşamı da onlara bir etkinliğimiz var, jürilerimize ve yarışmacılarımıza.
Jüriyi oluşturan dünyaca ünlü sanatçılara ulaşıp, fikrinizden bahsettiğinizde görüşleri neler oldu? Ulaşmanız kolay oldu mu?
Bu bizim çok değerli sanat yönetmenimiz Florence Sitruk’un başarısıdır. Kendisi hepsine ulaştı, görüştü. Gerçekten birbirinden güzel, hepsi farklı çok değerli isimleri ayrı ayrı buraya davet etti. Hepsinden de olumlu dönüş aldı. Bu hem sevgili Florence’ın başarısı hem de Ceren’in güzel ışığı. Değerli Marielle Nordmannonun için arpın meleği tabirini kullanıyor.
Peki böylesine maneviyat yüklü bir festivale öncülük yapmak nasıl bir his? Düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Evet, bu tabii en zor soru, bu hem çok güzel bir his, çünkü beni inanılmaz motive ediyor, ayakta tutuyor. Bütün zorluklara, yaşadığım tüm zorluklara göğüs germemi sağlıyor. İlkini yapmak zor, dediğim gibi bu bizim için ilk ama çok önemli bir etkinlik, çünkü biz bunu İstanbul’da yapıyoruz. İstanbul jeopolitik olarak çok önemli bir şehir, bence dünyada eşi benzeri yok. Bir yüzük taşı adeta… ve İstanbul aynı zamanda bir sanat merkezi olma yolunda da çok ciddi adımlar atıyor. İlk kez İstanbul’da uluslararası bir arp festivali organize edilmesi bu çerçevede bunu çok destekliyor. Bu, benim için müthiş bir motivasyon, şehrim için. Ceren’in ve benim, Ceren’in şehri, çok sevdiği şehir… İstanbul için bir şeyler yapmak, ikincisi sanat için, gençler için bir şeyler yapmak. Ceren Eskişehir’deki öğrencilerinin ellerinden tutup dünyanın her yerine, arp yarışmalarına, arp festivallerine götürdü. Şimdi bu çok önemli, biz de burada festivali İstanbul’da yaparak Türkiye’deki gençlere müthiş bir imkan sağlamış olduk, yani onların ayağına getirdik. Bütün bu müthiş jüriyi, içinde piyanistler var, flütistler var, arpistler zaten var, orkestra şefimiz var. Bütün bunlar Türkiye’ye onların ayaklarına geliyor ve ustalık sınıfında ders görebilecekler onlardan.
Dolayısıyla bu müthiş bir imkan, yani gençlerimizin eğitimine burada müthiş bir katkı sağlıyoruz. Konserlerimiz var, konserlerimiz ücretsiz, bu da çok önemli çünkü Ceren’in en büyük arzusu, bunu gitmeden önce bana söylemişti, sanat eğitimi almak isteyen ama maddi imkanı olmayan gençlere bedava ders verecekti. Dolayısıyla o bunu yapamadı, onun ömrü buna vefa etmedi ama inşallah ilerleyen zamanlarda bunu biz yapmak istiyoruz. Bu festivalin ilki, çok zorlu ve bir hayalle yola çıktım ama bu hayale inanıp benim yanımda olan bu yolculukta benimle birlikte yürüyen çok önemli isimler var, onlar olmasa ben bunu yapamazdım. Uğur Nalbantoğlu’nu öncelikle söylemek istiyorum, bkz İletişim’i ve Tourismo’yu burada söylemek istiyorum, çünkü benimle birlikte bu yolda el ele yürüyen bir de tabii ki düzenleme komitemiz, onun önemi zaten çok aşikar ama çok sevgili Gözde Ece Yavaş, Ceren’in çok sevdiği öğrencisi, canla başla çalışıyor. Sevgili Lilian Maria Tonella Tüzün, Lilian hocamız zaten projenin başlangıcına çok büyük katkısı oldu ve Florence Sitruk bizim sanat yönetmenimiz onlarla. Yani bu tamamen bir ekip çalışması. Bu saydığım ekiple biz bu noktaya kadar gelebildik. İnşallah üç sene sonra bunun ikincisini yapmayı hedefliyoruz, festival olarak. Çünkü festival hem yarışmaları, hem konserleri, hem de ustalık sınıflarını ihtiva ediyor. Ama ara dönemde de anma konserleri ve ustalık sınıflarına yine devam edebiliriz.
Sanat ve müzik aşkı, gençlerle yol bulsun!
‘’Sanat ve müzik aşkı, gençlerle yol bulsun’’ sloganıyla çıktığınız bu yolda gelecek nesilden beklentiniz nedir?
Vazgeçmemeleri, sanatlarına sahip çıkmaları, fark yaratmaya çalışmaları. Bence bunları yapmalılar. Bizim bu festivali gerçekleştirmekteki en büyük amacımızdan biri arpın da bilinirliğini arttırmak ve Ceren’in felsefesini genç nesillere taşıyabilmek. ‘’ Paylaşarak öğren, kendini geliştir, yılma, vazgeçme’’ bu vizyonu felsefeyi sürdürmek.
Konserler için ücretsiz demiştiniz, peki biletleri nasıl temin edebiliriz?
Çok teşekkür ederim bu soruyu sorduğunuz için, bu çok önemli bir soru çünkü. Bana da geliyor, ’biletix’ten mi alacağız, nerede bulacağız?’’ diyorlar. Konserlere katılmak için 19 Ocak 2020 Pazar akşamki konserimize özellikle katılmak için yapmanız gereken tek bir şey var. Web sitemize girmek, web sitemizin adresi; http://www.cnharpfestival.com/ , burada programın altında zaten bütün festival programını görüyorsunuz, 19 Ocak konserine tıkladığınızda altta küçük bir ekran açılıyor. Orada isim soy isim, telefon ve email adresi girmeniz gerekiyor onu girip göndere basıyorsunuz ve festivale daha doğrusu konsere kaydınızı gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Bu kayıtların üzerine biz davetiyelerinizi gönderiyoruz.
Türkiye’de arp sanatının gelişmesi için neler yapılabilir? Sizin bu konuda çalışmalarınız olacak mı?
Evet, kesinlikle olacak, dediğim gibi bu ilk festivalimiz. İnşallah üç sene sonra ikincisini yapacağız. Şimdi bunun için enstrümanı seyirciyle, sevenle buluşturmak çok önemli. Bu festival buna çok güzel bir imkan sağlıyor. Sanatçıları buraya getirmek önemli, çok kıymetli arp sanatçılarını buraya getirmek, onlarla ustalık sınıfı yapmak onlarla konser yapmak çok önemli, biz bunların hepsini yapmayı hedefliyoruz. Festival olarak tekrarını üç yılda bir yapmayı hedefledik ama anma konserlerini, ustalık sınıflarını daha sıklıkla da yapacağız. Bu arada Ceren’in hayali olan; maddi gücü yerinde olmayan ama sanat eğitimi almak isteyen gençlere de katkımızı nasıl yapacağımızı yine ilerleyen dönemlerde daha netleştireceğiz.
Sanatseverlere iletmek istediğiniz mesajlarınıza aracı olmak isteriz. İletmek istediğiniz mesajlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Sanata sahip çıkalım. Sanat birleştirici, hepimizi kucaklayan eşi benzeri olmayan müthiş bir olgu, ona hepimiz, hep birlikte sahip çıkalım. Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali’nin amacı işte tam da bu. Özellikle ben bütün sanatseverleri, müzikseverleri 19 Ocak 2020 Pazar akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki konserimize tekrar davet etmek istiyorum hem festivali sahiplendiğimizi yani bu festivali Turizm Bakanlığımız, Büyükşehir Belediyemiz başta olmak üzere sahiplenen ekiplerin hepsini söyledim. Sizler de sahiplenin hepinizi festivale bekliyoruz. Web sitesine girip kayıt olmanız bunun için yeterli. Hep birlikte bu şekilde sahip çıkacağız.
Röportaj: Kübra Coşkun
Editoryal: www.istanbul.net.tr
10.01.2020