Kerem Görsev ile sizler için söyleştik...

Söyleşi Röportajlar Kerem Görsev ile sizler için söyleştik...

Türkiye`nin en ünlü jazz sanatçılarından biri olan Kerem Görsev`le, müzik yaşamı, projeleri, hayata bakışı üzerine söyleştik...

Paylaş:

Yorumlar:

istanbul.net.tr Ocak 15, 2014

“Benim sevdiğim müzik, 1940’ ların, 1950’ lerin jazz`ı, geleneksel jazz. Ben bugünlerde, o geleneksel müziği, o “sound”u, kendi bestelerimle yakalamak istiyorum. Ben o dönemleri yaşayan bir insanım. Yaşım o kadar büyük değil, ama ruhum oralarda. "Bu cümleler Türkiye’ nin en iyi piyanistlerinden birinin dilinden döküldü. Duygularını anlayacağınız, belki de paylaşacağınız ve kesinlikle keyifle okuyacağınız bir yazıya dönüştü. Bu yazıyı okuduktan sonra onun hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak ya da onunla bağlantı kurmak isterseniz www.keremgorsev.com ona ulaşabileceğiniz doğru adres.

* Kerem Görsev’ in kendine özel bir tarz oluşturması nasıl bir aşama gerektirdi ?
Ben kendime tarz oluşturmak için özel bir şey yapmadım, bir mücadele vermedim. Ben jazz`ı keşfetmeye çalışmıyorum. Bu Amerika’yı yeniden keşfetmek gibi bir şey olur. Benim çocukluğumdan bugüne kadar dinlediğim müzik tarzı zaten çaldığım müzik tarzıydı ve bu müzikler insanın beynine, hücrelerine gire gire başka bir şey düşünemez oluyor müzikte de. Yani hissettiklerin formunda bir şeyler çalmak istiyorsun. Benim tarzım denilen bir şey var mı? Bu başka bir soru. Evvela jazz`da insanlara, anlatımı rahat müzik yazmak lazım. Çünkü ben anlatımı rahat müzikler dinliyorum. Müzik dinlediğim zaman mutlu olmalıyım, hayaller kurmalıyım. Bu demek değildir, tek notalı müzikler çalacağız. Ritmik, armonik ve melodik olarak insanlara bir mesaj verebilen müzikleri dinliyorum ben. Benim de müziklerimde, kendi bestelerimde bir tarz oluştu. Müziği da bir masal gibi, bir resim gibi, bir şiir gibi anlatmaya çalışıyorum. Müziğimde melodik unsur önde, melodik öğeler önde. Ritim, form olarak insanların daha rahat dinleyebileceği bir tarz oluştu. Klasik konseptte, yani, piyano, kontrbas, davul, bazen klasik büyük orkestralar, bazen küçük guruplar, hep rahat melodiler benim tarzım. Ama hep jazz.

* Konservatuar öğrenciliğiniz sırasında keman ve viyola çalmışsınız. Hala çalıyor musunuz yoksa öğrencilik yıllarınızdan sonra yalnızca piyano çalmaya mı karar verdiniz?
Keman ve viyola çaldım, ama ben keman ve viyola çalmadan evvel, konservatuarın piyano bölümüne girmiştim. Sonra çok agresif bir öğrenci olarak görüldüğüm içim piyanodan alıp kemana verdiler. Kemanı agresif çaldığım için viyolaya verdiler. Viyoladan sonra da ben eğitimimi bıraktım. Piyano benim ilk göz ağrım. Benim piyanoyla tanışmam, konservatuara girmem, 6 yaşımdayken, 1967 yılında oldu. Rahmetli Rana Erksan’dı hocam. Klasik müziğin değil de, jazz müziğinin bana daha yakın bir müzik olduğuna karar verince, eğitimimi bırakıp, sevdiğim şeylerle ilgilenmeye, hoşlandığım, mutlu olduğum müzik tarzlarıyla ve mutlu olduğum enstrümanla birlikteliğim başladı. Bugünlere kadar da geliyor, bundan sonrada piyanoyla arkadaşlığım, devam edecek Ben ona ihanet etmedikçe ki, bana piyanodan bir kötülük gelmiyor.

*Allan Harris, La Verne Butler, Harvey Tompson, Clifford Jarvis, Bob Domeo, Eric Revis, Can Kozlu, Ateş Tezer , Volkan Hürsever ,Ed Howard, Rubin Kanyata, Doris Troy, Steve Hall, Vinnie Night, Kenny More ve ismini sayamadığım bir çok müzisyen ile çalıştınız. Bu kişilerin dışında çalışmak istediğiniz kimler var?
Müzik öyle bir şey ki, neyin, ne zaman nerede olacağı belli olmuyor. Projeler müzisyenleri bir araya getiriyor. Ben geleneksel jazz`dan bahsediyorum, benim sevdiğim jazz müziği geleneksel jazz. Akustik konseptteki jazz`lar. Zaten plak yapmak, konserde çalmak istediğim arkadaşlarım da bu tarzı seven insanlar. Bu tarzı sevmeyen insanlarla birlikte bizim müzik yapma olanağımız olamaz. Ama tabi ki birlikte çalışmak istediğim bir çok müzisyen var. Bilhassa yaşamda olmayan müzisyenler var. Hepimizin baz aldığı müzisyenler var. Onlarla çalmak isterdim. Mesela, 1999 yılının kasım ayında dünyanın en efsanevi davulcularından biriyle çaldım ben, Elvin Jones’ la. Eskişehir Festivali’nde iki konserde çaldık, ama basına yansımadı. Onların piyanistleri gelemediği için ben çaldım. Onların kontrbasçısı benim çok iyi bir arkadaşım Steve Kirby, çok önemli bir müzisyendir, o beni Amerika’ dan aradı. Ben o gece uyuyamadım sabaha kadar. Elvin Jones ile çalmış olmak benim biyografime geçmiş olan en önemli olay. Ayrıca Türkiye’ den de beraber çalmaktan çok memnun olduğun kişiler var. Çünkü istediğimiz şeyleri paylaşıyoruz onlarla.

*Dikkat ettiğim kadarıyla ülkemizdeki, sizde dahil, Jazz müzisyenleri albüm kayıtlarını yapmak için yurt dışını tercih ediyor. Neden?
Ben bugüne kadar büyük projeleri yurtdışında yaptım. Mesela “November in St. Petersburg” u yurt dışında yaptık, St. Petersburg Philarmony Orchestrası ile. Rusya’ nın St. Petersburg şehrinde yaptık. Büyük bir kilisede, büyük senfoni orkestrasının girebileceği, teknolojik kayıt yapılabilecek bir yerde yaptık. Teknik imkanlarla orkestra onu gerektirdiği için oraya gittik. Ondan bir sonraki kayıtımı da Newyork’ da yaptım. O zaman ben zaten Newyork’ a 3-4 ay kalmaya gitmiştim, bir proje için. Çünkü 7 kişiyi buraya getirmek çok ağır. Esas gerçeği, toplumdan bir süre uzaklaşıp, kendi kendime kalıp, ne yapmam, nasıl bir şey yazmam gerektiğini düşünmemin daha iyi olacağına karar verdim. Türkiye’ deki stüdyoların içinde maalesef piyano yok. Ben de iyi bir piyanoyla kayıt yapmak istedim. Ayrıca, tommaisterleri de, nasıl bizimkiler Türk popunu biliyorsa, kulakları aşina, onlarında jazz`a kulakları aşina. Ama şimdiki yeni albüm kayıtlarımı Türkiye’ de yapacağım.10 nisanda gireceğim, Existens (varoluş) diye kızıma bir albüm yapacağım.

*Klasik eğitimli bir müzisyensiniz. Jazz kültürü aileden mi geliyor?
Biz klasik müzikle doğduk, büyüdük. Benim babamın da 5000-6000 tane plağı vardır. Jazz aileden gelmiyor. Klasik müzik aileden geliyor. Annem de, babam da, konservatuar yıllarında klasik müzisyen olmamı istiyorlardı.

*Jazz dışında hiçbir tarzda müzik yapmıyorsunuz. Askerdeyken bile istediğiniz müziği yapabilme olanağı bulmuşsunuz. Peki başka türlerde müzik yapmamanızın nedeni var mı ?
Klasik müzik çalamam, çünkü klasik müzik terbiyemden çok uzaklaştım. Herkes müzikte samimi olmalı. Herkes ne arzu ediyorsa, ne hissediyorsa o müziği çalmalı. Herkes haddini bilmeli. Ben haddimi bilen bir insanım. Sevdiğim ve inandığım müziği yaparsan daha başarılı olurum. Başka tür müziklerle ilgilenmiyorum, çünkü bir şey hissetmiyorum. Hissetmediğim için ticari açıdan başka müzik yapmam. Çünkü kendime olan saygım var benim. Bir de beni 8 senedir dinleyen dinleyicilere saygım var. Samimiyetli bir saygı bu birbirimize karşı. Albümü aldıkları, konserlere geldikleri zaman, benden ne çıkacağını bilerek geliyorlar. İnandığım, hissettiğim hiçbir müziğin dışında bir müzik yapmam.

* Dünya müzikleri sentezlenmeye başladı. Geleneksele dönüş ya da benim “Yeni Gelenekselcilik” adını verdiğim bir akım, özellikle ülkemizde, tüm sanat dallarını etkiliyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Hindistan’dan, Afrika’dan çıkan pek çok müzik var. Türkiye’ den pek çok müzisyen, doğu-batı sentezlerini karıştırıp, müzik yapıyorlar. Ama benim sevdiğim müzik, 1940’ ların, 1950’ lerin jazz`ı, geleneksel jazz. Ben bugünlerde, o geleneksel müziği, o soundu, kendi bestelerimle yakalamak istiyorum. Ben o dönemleri yaşayan bir insanım. Yaşım o kadar büyük değil, ama ruhum oralarda.

Röportajın devamı için tıklayın

Röportaj: Filiz Küçük

istanbul.net.tr

Kare Kod (QR) Uygulaması

Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.

Herhangi bir yorum yapılmadı ilk yorumlayan siz olun...
Yorumlar yaparak sesini duyur..!

İlginizi Çekebilir

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT