Türk figüratif resminin gelişimindeki rolünüzü nasıl değerlendirirsiniz?
Ben mezun olduktan sonra gerek üniversitede gerek atölyemde resim eğitimi içerisinde oldum. Bu derslerde gençlere her zaman araştırmacı olmalarını ve kendi özgün resimlerini üretmek için bir altyapı bilgilenmesinin gerekli olduğunu söyledim. Bu sayede bir çok öğrencimin ismini Türkiye’nin ve dünyanın her yerinde duyuyorum, okuyorum ve gururlanıyorum.
İlham aldığınız kaynaklar nelerdir? Hangi temalardan ve motiflerden esinleniyorsunuz?
Sanatın her disiplini ve güncelin bana dokunan yeri ve bir de tabi ki sanat tarihi ilham kaynağımdır.
Türk kültürü ve tarihi, eserlerinizde ne gibi bir rol oynuyor?
Yaşadığımız coğrafya ve tarihi Türk ressamları için fevkalade değerli bir kaynaktır. Bu bilinçle buraya ait olmak, bu coğrafyanın ressamı olmak elbette çok değerlidir.
Sizi diğer sanatçılardan farklı kılan özellikler nelerdir? Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Ben öncelikle figür resmi yapmaktayım ama kompozisyonlarımda soyut tatlar da barınmakta. Kompozisyonları yaparken iç dünyamı, bilgilerimi, hafızamı yansıtmaya çalışıyorum.
Sanatınızı geliştirmek ve ilerletmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Bu soruya Bedri Rahmi’nin inandığım bir sözüyle cevap vermek istiyorum. Bugüne kadar yaptığım tüm resimler yapacağım resimlerin kaynağını oluşturuyor. Kendi resmimi yine kendi resmimden öğrendim. Her zaman bir şeyler ekleyip bir şeyler çıkartmak mümkün. Ama sanatçının kendi olması çok önemlidir.
"Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana" serginizin, temel fikrini ve anlamını bizimle paylaşır mısınız?
Sanat disiplinleri her zaman birbirlerinden etkilenir. Ben de bir 20.yüzyılın en önemli şairlerinden Paul Celan’ın bir şiirinden etkilenip güncelle ilintisini kurarak görselleştirdim. Bu çıkan ürünleri fark eden değerli dostum Erkan Doğanay bu resimlerle bir seni açmayı teklif etti. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Ve Erkan Doğanay bu serginin küratörü oldu.
Serginizde yer alan "Atölye Resimleri" serisi ve diğer eserlerinizdeki nesnelerin ve figürlerin sembolizmi hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Osman Hamdi Bey’in resmini yapacağı objeler koleksiyonu olduğunu biliriz. Benim de uzun yıllar sakladığım, atmaya kıyamadığım objelerim var. Çünkü onların bende bırakmış olduğu duygu ya da anlatımıma katkısı olduğuna inandığım bazen nostaljik bazen biçimsel seçkilerdir.
Geçmişten bugüne sanatınızda izlediğiniz gelişim ve dönüşüm hakkında sanatınızı nasıl bir yolculuğa çıkardınız?
Figür resmi yapmama rağmen soyut alanların daha fazla yer kapladığını ve perspektifsiz bir ortam ve neredeyse bir minyatüre dönüşen yalın bir resmin yolunda olduğunu düşünüyorum.
Serginizdeki melankoli ve şiirsel anlatım, sanatınızın temel bir unsuru gibi görünüyor. Bu duyguları eserlerinize nasıl yansıtıyorsunuz?
Bu görüntü benim bilinçli bir şekilde yaptığım bir sonuç değil. Tamamıyla içtenlikle ortaya çıkan resimler seyircisi tarafından bu şekilde anlamlandırılıyor.
İnsan figürünün ve nesnelerin temsilinin sanatınızdaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu temaların sizin için ne ifade ettiğini açıklar mısınız?
Objeler benim uzun yıllardır seçip atamadığım nesnelerdir. Her birisi farklı anlamlar içerir. Figür benim atölyemdeki bir çok insanı temsil eder.
Günümüz kent yaşamının hızlı temposuyla başa çıkma ve insan doğasının değişmezliği hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Her yüzyıl sosyal yaşamı kendi sorunlarını yaratıyor. Özellikle yüzyılımız ekran üzerinden sosyal yaşamımızı etkiliyor. Bu yeni yaşam sıkıntıları çoğu kez insani değerlerle çatışmakta. Bir sanatçı olarak bu durumu resmimde var etmeye çalışıyorum.
Sanatınızı, günümüzün teknoloji ve tüketim kültürü gibi dış etmenlerle nasıl ilişkilendiriyorsunuz?
Güncel yaşam içerisinde teknolojik sosyal toplumsal gelişmeler ve yaratmış olduğu yeni hayat düzeni resmimin ana konusudur. Eskiyip kullanmadığımız her şey gibi insan bedeni de resmin içerisinde yeni kimliğini yaratmakta.
İnsan ve nesneler arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin insan varlığı üzerindeki etkilerini anlatan eserlerinizdeki mesajları nasıl iletiyorsunuz?
Günümüz kapital toplumunun objeyi satın alınabilir ve eskitilip çöpe atılabilir yaşam pratiğinin insan ruhu ve kişiliği üzerinde de yansıması olduğu gerçeği yadsınamaz. Hızlıca sevgi, nefret, aşk vs. gibi çok değerli duyguların tıpkı alıp iki kere yıkayıp attığımız ya da eskiyip yenisiyle değiştirdiğimiz objeler gibi bir süreç içerisinde olduğunu görmek resmimin temel konusu diyebiliriz. Hatta bence dünya yüzyılının en büyük problemi olduğunu düşünmekteyim.
Gelecek projeleriniz ve sanatınızın ilerleyişi hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Ayrıca, sizin yolunuzda ilerlemek isteyen gençlere ne gibi tavsiye ve önerilerde bulunursunuz?
Genç sanatçılara ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir yemininden bahsetmek istiyorum. Bedri Rahmi, şiirinde kendi tecrübemi, kendi tasamı, kendi ömrümü ve yüreğimi aldığım nefes, içtiğim su, bastığım toprak, gözüm, kulağım, burnum ve dilim üstüne yemin ederim diyor. İşte sanatçı elbette etkilenir ama yaptığı ve ürettiği kendisidir. Gençler buradan ne çıkartırsa çıkartsın.Küratörlüğünü Erkan Doğanay üstlendiği Mahir Güven'in “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” sergisini, 14 Haziran’a kadar Brieflyart’ta ziyaret edebilirsiniz. Sergiye dair detaylı bilgi için:
https://www.istanbul.net.tr/etkinlik/sergi/mahir-guven-ellerin-zamanlarla-dolu-geldin-bana/232194/15Mahir Güven Hakkında
Figüratif Türk resminin yaşayan önemli temsilcilerinden Mahir Güven, 1958’de İstanbul’da dünyaya geldi. Sanatçı henüz çocukluk yıllarındayken sanatla tanıştı. Ortaokul öğrencisiyken Hikmet Onat’tan resim dersleri almaya başladı. Hikmet Onat atölyesinde desen, yağlıboya resim çalışmaları yaptı. Onat’ın önerisi ve tavsiye mektubu ile 1976 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (günümüzdeki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü) Neşet Günal Atölyesi’nde sanat eğitimine başladı. Bu atölyeden 1981 yılında mezun oldu. İlk kişisel sergisini aynı yıl Ankara Evrensel Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdi. Bir süre İsviçre, Almanya, İtalya, Fransa ve Amerika’da sanatsal incelemelerde bulundu, bu ülkelerde karma sergilere, sanat fuarlarına katıldı. Yurtdışı ve yurtiçinde birçok sanat galerisinde 50’yi aşkın kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. Başta MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, İzmir Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye İş Bankası Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonlarında olmak üzere yine yurtdışı ve yurtiçinde birçok özel müze ve koleksiyonlarda yapıtları bulunmaktadır. İstanbul’daki atölyesinin yanı sıra Yeditepe ve Işık üniversitelerinin güzel sanatlar fakültelerinde öğretim görevlisi olarak da dersler vermektedir. Mahir Güven sanatsal çalışmalarının yanı sıra çeşitli televizyon kanalları ve YouTube platformunda sanat tarihine dair programları ve resim teknikleri ile ilgili formasyon pratikleri üzerine yayınlar hazırladı. Beğeniyle izlenen “Bir Resim Bir Hikaye” programını hazırlayıp sundu, sanat üzerine bilgi paylaşımına inanan sanatçı düşüncelerini anlatmaya devam etmektedir.
Röportaj: Filiz Nebioğulları
www.istanbul.net.tr
29.05.2024