Bella, 70’li yıllar kuşağından günümüze, yaşamın gelgitleri arasında kendini bulmaya çalışan bir kadının romanı. Stella Acıman’ın kaleme aldığı kitabın ikinci baskısı geçtiğimiz ay yine Om Yayıncılık tarafından piyasaya sürüldü. Birçoğumuz yaşamın bize sundukları içinde kendimize bir şeyler bulmaya çalışırken, yaşamın bizden götüreceklerinin getirdiklerinden daha pahalı olmaması için taviz vermemeye uğraşır, diğer taraftan yıpranmışlığın ötesinde, varolmayla yok olmak arasında bir savaşım verir, sonuçta birini tercih ederiz. Kim bilir kaç Bella bu yaşam savaşına lanet etti ve yok olmanın dayanılmaz hafifliğini tercih edip, kimsenin bilmeyeceği sonsuzluklar diyarına geçmeyi tercih etti, belki kimileri yaşamın tüm dramatik acılarını sinesine çekerek sessizce yenilgiyi kabul etti, kimileri ise, ayakları üzerine sımsıkı bastı ve yaşamın karşısında dikildi “işte yaşam, gel ben buradayım.” diyerek onu çağırdı, yaşamla dost oldu, onu sevdi, bir gün oturdu, cefalarla ve vefalarla süren onurlu bir yaşam dostluğunun romanını yazdı ve onu yine yaşamın kendisine, insanlara sundu; kadının adı bu kez Bella’ ydı...

Azimle yazmışsın Bella, inat gibi bir şey, bir gün bunları oturup yazacağım der gibi bir ifade algıladım kitabında...
Evet, hep öyleydi. Bir gün yazacağım dedim ve yazdım. Toparlamak zorladı beni tabii; neyi nasıl yazarım nasıl anlatırım diye... ne iyidir, ne kötüdür diye yorum yapmak da istemedim. Kitabımı samimi bir dille yazdım. Ama ilkler hep zordur derler ya, öyle bir şey var mesela ve sonrası kendiliğinden geldi. Fakat bu bir inat değildi çünkü ben yaşama kin duymadım ki; onu sevdim... yaşam bazen acı, bazen tatlıdır... ve sen ancak bunu belki oturur yazarsın, insanlara gösterirsin.

Hiç tedirginlik yaşamadın mı kaleminle başbaşa’yken, yada benzer bir duygu hissettin mi?...
İlk başlarda tedirginlik de hissettim, toplumumuz buna ne kadar hazırdır diye ama sonra etrafıma şöyle bir baktığımda o kadar çok şey var ki tedirgin olacak, bence bu en safiane bir şey olarak kalıyor. Sonuçta bu bir romandı ve hepimiz dünya vatandaşıyız, Bella’nın ki ise bir yaşam, hayat...

Ya kitap çıktıktan sonra... Tepkiler aldın mı?
Tepkiler muhakkak vardır, muhakkak bu kitabı elinin tersiyle itenlerde olmuştur ve kimi insanlar bunun aykırı bir kitap olduğunu da düşünmüştür ki bence hiç de aykırı bir kitap değil. Şimdiye kadar ise hep güzel tepkiler aldım, kitabım ikinci baskısını yaptı ve bitmek üzere, herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor kitap da. Aslında bu sadece bir kadın kitabı değil bence, erkekleri de ilgilendiriyor ve okuyan erkeklerde beğendiklerini söylüyorlar kitabı. İnsanlar kendi yaşamlarından bir çok şey bulduklarını söylüyorlar. Ben genel olarak baktım, toplum içinde cinselliği çok rahat yaşayan insanlarda var, çok sade olarak yaşayanlarda var ve bunlar hep çevremizde olan şeyler. Sonuçta herkesin kitabı oldu bu ve herkesten, hep güzel tepkiler geliyor.

Belki kitabın duygusallıktan öte, erotik yönleri olduğundan da söz edilebilir mi?
Bella tabi ki duygusal bir kadın ama tabi ki duygusallıkla bitmiyor her şey yani insanın yaşamında erkek veya kadın, sekste oluyor ama tabii belli bir süreçten sonra o seksin de ötesine geçiyor Bella; belki yaşamındaki erkeklerden kırgınlıklar, aynı kırgınlıkları kadında da yaşıyor ama sonuçta yine bir sevgi buluyor...

Peki bu kitapta cinsellik anlamında bir işaretleme den söz edilebilir mi?
Hayır. Cinselliği sorgulayan yada herhangi bir kesimi göstererek yazılmış bir kitap değil bu; yani şöyle bir şey yok: “Sevgiyi erkeklerde bulamadım, onun için lesbien oldum”... sonuçta Bella bir sevgi arıyor, o sevgiyi kadında da bulsa, erkekte de bulsa gidecek; sonuçta bir kadında buluyor ve gidiyor.

Aranılan sadece sevgi mi?
Evet. Sevginin cinsiyeti yok ki.

Bella’nın son sözü bu mu?
Evet. Bella’nın son sözü bu ama sırada iki kumarbaz kadın var ve onlarda söz hakkı istiyor.

İkinci kitabından söz ediyorsun galiba...
Evet. Şimdi ikinci kitabım üzerinde çalışmalarım devam ediyor.

Kalemine sağlık Stella.
Bella / Stella Acıman
Om Yayıncılık, II. baskı, 247 sayfa
Ne istiyorsun?
Birçok insanın kıskanacağı bir yaşama sahipsin. Seni seven bir kocaya, pırıl pırıl bir çocuğa ve iyi kazancı olan bir işe... Daha ne istiyorsun? Özgürlüğünü hiç kısıtlamayan, bağırmayan, dövmeyen, gözünün içine bakan bir adama sahipsin. Eksikleri mi... Başkaları çok mu farklı olacak sanıyorsun? Kim dört dörtlük ki? Sevgi mi... Aşk mı? Hah... Geç bunları geç... Hangi aşk, sevgi sonsuza kadar sürmüş? Bak... Karşındaki adama bak. Sana aşık olduğunu, her fırsatta seni sevdiğini söyleye söyleye... Aldattı! (Arka Kapak)

Röportaj: Arman Tayran