Beyoğlu, İstanbul`da yaşayan herkesin gözdesi... Türkiye`nin her köşesinden bir parça, dünyanın her ülkesinden bir örnek bulunur. Her dilden, dinden, ırktan insan barındırır; herkes burada kendisinden bir parça bulur.

Beyoğlu tarihinin yakın şahidi "Hacı Abdullah Lokantası" ise konuklarına Osmanlı`nın misafirperverliğini yaşatır, tarihe ve anılara ışık tutar. Beyoğlu`na gidip de Hacı Abdullah`a uğramamak, bir anlamda Beyoğlu`ndan geçmemiş olmak gibidir. Her yönüyle yaşamakta olduğumuz kültürel döngünün mutfak kültürümüzü de etkilemesiyle geleneksel Türk lezzetlerinin giderek unutulmaya yüz tuttuğu bir süreç yaşıyoruz. Sözgelimi bir Fransız’ın ya da İtalyan’ın kendi geleneksel mutfağını hemen hemen her lokantada tatması son derece olağanken, biz Türkler kendimize has çeşnileri bulmakta gitgide daha da zorlanıyoruz.

"Hacı Abdullah" unuttuğumuz pek çok değerlerimizin bizlere hatırlatılmasında; mekanıyla, mutfağıyla, yemeğiyle, hizmetiyle yardımcı olmaktadır. "Ah! o eski günler , ah o eski yemekler, ah o eski insanlar diyerek özlemini duyduğumuz, ama geri getiremediğimiz "ah"lı yıllar ve anılar.. “Hacı Abdullah`ın" 1888 yılında başlayan serüvenini kısaca özetleyelim. 1888’de Karaköy Rıhtımı`nda "Abdullah Efendi" adıyla açılan lokantanın işletme ruhsatı bizzat Sultan II.Abdülhamit Han tarafından verildi. Ülkeleri adına İstanbul`u ziyaret eden resmi ve özel heyetler, "Abdullah Efendi"de ağırlandı.

1915 yılında "Abdullah Efendi Lokantası", Beyoğlu`na taşınıp İstiklal Caddesi’ndeki Rumeli Han`ın zemin katında hizmete devam etti. 1940 yılında ise "Abdullah Efendi", "Rumeli Han`da" 25 yıl yerli yabancı çok sayıda ünlü misafirlerini ağırladıktan sonra Ahududu Sokak, yeni adıyla Sadri Alışık Sokağı olan, Türk Sineması`nın kalbinin attığı sokağa taşındı ve "Hacı Salih" ismini aldı. Yıllarca kalitesinden hiç taviz vermeden Osmanlı-Türk Mutfağı`nın bütün özelliklerini taşıyan lokanta, 1958 yılında şimdi bulunduğu yere taşındı ve 1983 yılında "Hacı Abdullah" adını aldı. O günden beri yerini, adını, kalite geleneğini değiştirmeden hizmet veriyor, ISO 9000 belgesiyle de kalitesini belgelemiş durumda.

Duvarlarında renk renk, çeşit çeşit turşuların kavanozlarla sıralandığı lokantada, bir asırlık ömrü sergileyen eski fotograflar, ayrıca antika niteliğindeki çatal- kaşık ve fincan takımları da konukların inceleyebileceği şekilde dekore edilmiş. Bu açıdan lokanta bir çeşit müze görünümünde.

Cumartesi ve Pazar dahil 11.00 – 22.30 arası servis veren lokanta dört salondan oluşuyor ve yaklaşık 200 kişilik kapasiteye sahip. Alkollü içki servisi yapılmayana mekan, Türk Mutfağı’nın el emeği göz nuru yemekleri, çorbalar, et ve sebze yemekleri, ızgaralar, pilav ve makarnalar, hamur işleri, salatalar, tatlılar, kompostolar Hacı Abdullah’ta sizleri bekliyor. Saymakla bitmeyecek zengin mönünün genellikle en çok tercih edilen çeşitlerinden kebaplı pilav ve kuzu incik fırında, Elbasan tava ve kuzu dolması, barbunya pilaki, imam bayıldı, iç pilav, kuru fasulye, karışık turşu, salata çeşitleri, komposto çeşitleri, künefe, ayva tatlısı (bal, kaymak ve muzla doldurulmuş) mutlaka tadılmalı. Hacı Abdullah’ın fiyatları böylesine kaliteli ve köklü bir mekan için son derece uygun. Yılların getirdiği temiz ve titiz hizmetle her konuk Hacı Abdullah’tan memnun ve yüzü gülerek ayrılıyor. Hacı Abdullah’ın 1888’den bu yana tavizsiz sürdürdüğü hizmeti görmeli ve yemeklerinden tatmalısınız. Bundan sonra her gittiğiniz lokantada Hacı Abdullah’ın kalitesini arayacaksınız.

Park Yeri Yok

Kredi Kartı: VISA-MASTER