‘Onun en korktuğu şey fincanının içinde veya yatağının altında gizli değildi, ya da odasının içinde bir hayalet gibi odasında süzülmüyordu. En korktuğu şey beyninin içindeydi, elleriyle gözünü kapattıktan sonra kulağının içinden gelen bir sesin ‘Sen seçilmiş kişisin, bir tane mutsuzluk değil, yüzlercesi için. Kontrolün bendeyken annene bağırıp çağıracaksın, arkadaşlarını dövmeye kalkacaksın, vücudunu ısırıp, tırnaklarınla kazıyıp, yakacaksın, günlerin bitmez hale gelecek ve gecelerin çok daha kötü geçecek ve yatağında saklanacaksın, yorganının altına, karanlıkta, ışıklardan kalabalıktan ve sesten uzakta, ta ki bir daha asla yeni bir güne uyanmamanın daha kolay olduğuna karar verinceye kadar.
Anna sekiz yaşındayken babasının ani ölümünden sonra ağır bir depresyon yaşar ve çocukken yazdığı küçük hikayeleri kontrolden çıkıp karanlık bir yola girer. Annesi Anna'nın bu ani değişimiyle nasıl başa çıkacağını bilemez ve onu doktor doktor gezdirir, doktorlarsa onu avuç avuç ilaca boğar. Anna onsekiz yaşında ve uzun süredir ilaçlarla yaşayan genç bir kızdır artık. Hayatı ilaçların etkisinde, onlarsız kim olduğunu bilmediği bir şekilde devam eder. Bam! İki gizemli misafir bir gece Anna'nın hayatına sızar; ilk aşk ve çocukken yazdığı hikayeler. Anna çocukluğuyla karşılaştığı bu hikayelerle doktorunun kapısını çalar. Bir dahi, muhteşem bir yazar ilaçlarla susturulmuştur. Anna kelimelerini ve çocukluğunu geri istiyor. Uzun süredir durumu stabil giden Anna, Anna'nın annesi ve doktoru yeni ve büyük bir krizin şafağında beklerken Anna kelimelerini ve aşkı avucunun içinde sımsıkı tutmaya çalışır, hepsi ve her şey gitmeye hazırken.
Çoğunlukla Bazen'de Avusturalya'lı yazar Kendall Feaver psikiyatri bilimini küçük bir çocuğun zorlu yaşamı ekseninde tartışıyor. İlaçlar, terapiler bizi biz olmaktan çıkarır mı? Başka bir yol mümkün mü? Beynimiz uyuştuğunda, acılardan uzaklaştığımızda yaratıcılığımızı nasıl koruruz? Ağır bir depresyonda ve kendine zarar verirdiğimizde kendi gerçekliğimizi mi yaşarız? Bütün bu acıların sevgi ile dinmesi mümkün mü?