Muhsin Ertuğrul. Rejisör, oyuncu, yönetici ve yapımcı. "Yarın kıyamet kopacağını bilsem yine de bugün bir sahne açardım" diyen bir sanatçı. Kimilerine göre ustasız usta, kimilerine göre ise otoriter bir tek adam, yahut batı taklitçisi... Bu yaşlı adam oturmuş, anılarını yazıyor. Belki de tiyatromuzun tarihini yazıyor.
Ve yazarken ona iki hayalet eşlik ediyor. Eşlik etmekle kalmıyor, tarihin yazılmasına katkıda bulunuyorlar. Dahası bu işe Shakespeare’in Hamlet’ini de ortak ediyorlar. Türkiye’de ilk kez Hamlet’i oynayan ekip şimdi de birlikte son kez Hamlet’i oynayacaklar. Muhsin Bey’in son Hamlet’ini.
Hayaletlerden biri Muhsin Bey'in ilk hocam dediği Ermeni aktör Vahram Papazyan. Onun sayesinde madalyonun diğer yüzüyle, Ermeni sanatkarların mirasıyla yüzleşiyoruz.
Diğeri ise hayal ürünü bir kadın; Latife Hanım... Onun hikayesi ise önünde yürüyecek yol olmayan, yürüdükçe arkalarında yol bırakan ilk kadın oyuncularımızın sahneye çıkma serüvenlerini anlatıyor.
Muhsin Bey ve eski dostlarının sohbetiyle ölülerin ve dirilerin zamanı buluşuyor. Geçmiş bugün için yeniden yaşanıyor. Tiyatromuzun Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan geçmişi spot ışıklarının önüne çıkıyor.
Ve Muhsin Bey hatırladıkça yılların öğüttüğü belleğimiz tazeleniyor.