Genç bir avukat, bir bankadan kredi kartı borçlularının dosyalarını prim karşılığında tahsil etmek üzere devralır. Fakat bu kadar çok sayıda dosyayı tek başına tahsil etmesi mümkün değildir. Tek tek borçluları arayıp onları durumları hakkında “kibar” bir şekilde bilgilendirecek çağrı merkezi çalışanlardan oluşan bir ekip kurmaya karar verir.

En nihayetinde Mükerrer adlı kasvetli ve çalışkan bir adam bu ekipte işe başlar. Ancak Mükerrer’in zamanla bir şeyleri naifçe “yapmamayı tercih etmesi” ile başlayan direniş sarmalı genç avukatı içinden çıkılmaz durumlara sürükler.

Farklı anlatım araçlarının kullanıldığı oyun, bir lamba ve bir oyuncunun performansıyla sahneye taşınıyor.

Arzu edilse bu insanlar hakkında türlü hikâyeler anlatılabilir… Anlatmakla bitmeyeceğine şüphe yok. Ama içlerinde biri vardı ki görüp görebileceğim en sıra dışı insan olarak anılarımda yer etti. Kendisi hikâyesini dinleyeceğiniz kişidir.

Mükerrer… Soluk benizli, üstü başı düzgün, acınacak ölçüde saygıdeğer, çaresiz derecede yalnız…

Oyun; edebiyat tarihinde Moby Dick ve Billy Budd gibi kült romanlarla iz bırakan Herman Melville’in 1853 yılında kaleme aldığı Kâtip Bartleby adlı hikâyesinden uyarlanmıştır. Kafka’dan Albert Camus’ye kadar önemli yazarlara esin kaynağı olan bu öykü, günümüz dünyasına karşı pasif direnişin öncü sembollerinden ve absürd edebiyatın çığır açan başyapıtlarından biridir.